Estetik operasyon, diğer tıbbi uygulamalardan farklı olarak hastanın sağlığına kavuşması için tıbben bir zorunluluk olmaksızın estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanması ve sürecin sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesi için yapılmaktadır.
Estetik Operasyonun Diğer Tıbbi Tedavilerden Farkı
Sağlık hukuku kapsamına giren estetik operasyona ilişkin hasta ile hekim arasında yapılan sözleşme, niteliği itibariyle hekim ile hasta arasında tedaviye ilişkin diğer sözleşmelerden farklıdır. Nitekim hastanın talebi kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanması ve sürecin sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesidir.
Hekim ile hasta arasında akdedilen sözleşmeye TBK vekalet hükümleri uygulanmaktadır. Estetik operasyona ilişkin sözleşmeye ise eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği yerleşik Yargıtay içtihatlarında benimsenmiştir. Eser sözleşmesini düzenleyen TBK 470. maddesi uyarınca bu sözleşmenin konusu yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi; iş sahibinin edimi ise karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir.
Eser sözleşmelerini, diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi de sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Burada, vekalet akdindeki gibi sonuç taahhüt edilmeksizin sadece bir işin görülmesi taahhüdü bulunmamakta, bir eserin-sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir.
Eser Sözleşmesi Niteliğindeki Estetik Operasyon
Eser sözleşmelerinde belli bir sonucun ortaya çıkması amaçlanır. Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde ise, sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulmuş olur. Bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması aranır. Aksi halde eserin ayıplı olduğu kabul edilir. Ayıplı eseri meydana getiren yüklenici ise, ortaya çıkan ayıp ve eksiklerden sadakat ve özen borcu nedeniyle sorumludur. Yüklenici, hangi yöntemi kullanırsa kullansın eserin ayıpsız olarak ortaya çıkması gerekmekte olup, diğer bir deyişle eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir.
Estetik operasyon sözleşmelerinde hekim, eseri hastanın yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirme yükümlülüğü altındadır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine hekimlerin sorumluluğundadır.
Yargıtay’dan Ayıplı Estetik Operasyon Kararı
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi önüne kanun yararına bozma talebiyle gelen uyuşmazlıkta;
Hasta, burun estetiği ameliyatı olmuş, ameliyattan sonra eğrilik şikayeti ile tekrar kuruma müracaat etmiş ve burada 2. kez ameliyat olmuştur. Ancak bir süre sonra koku almama şikayeti ile başka bir hekime başvurmuş ve 3. operasyon ilk iki operasyonu yapan hastanede değil, dışarıdan başka bir hekim tarafından yapılmıştır. Hasta, ilk iki operasyonun ayıplı olduğu iddiasıyla 3 operasyon için de ödemiş olduğu miktarların iadesi için tazminat talebiyle Tüketici Hakem Heyetine başvurmuş ve başvurusu kabul edilmiştir.
Hastane tarafından, Tüketici Hakem Heyeti kararının iptali için Tüketici Mahkemesinde dava açılmıştır.
Tüketici Mahkemesi, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalı hastanın koku alma konusundaki şikayetleri hakkında dosya kapsamında tıbbi tanı bulunmadığı, sadece davalının beyanlarından ibaret olduğu, davacının hastaneye özel hasta statüsünde başvurduğu ve şikayetleri ile ilgili olarak davacı hastaneden aldığı tıbbi hizmetlerin ve davacı hastane tarafından yapılan tedavilerin yerinde ve uygun olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi;
“…Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe giren ve iç hukukumuzun bir parçası haline gelen AVRUPA BİYOTIP SÖZLEŞMESİ 16.03.2004 tarihinde onaylanmış olup, sözleşmenin “Meslek Kurallarına Uyma” başlıklı 4. maddesinde, “araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir.” düzenlemesi karşısında, davacıya tıbbi müdahalede bulunulduğuna göre bu sözleşme hükümleri de esas alınarak uyuşmazlığın çözümü zorunludur.
Sözleşmenin 4. maddesinde kastedilen standardın da, tıbbi standart olduğu tartışmasız olup, tıbbi standartlara aykırılık teşhis ya da tedavi aşamasında ya da müdahale sonrasındaki süreçte noksanlık ya da yanlışlık şeklinde gerçekleşebilir. “Tıbbi Standart” hekimin tedavinin amacına ulaşması için gerekli olan ve denenerek ispatlanmış bulunan, hekim tecrübesi ve doğa bilimlerinin o anki ulaştığı düzeyi ifade etmekte olup, denenmiş ve bilinen temel meslek kurallarıdır. Sözleşmenin eser niteliğindeki “estetik müdahalelerde” de uygulanacağının kabulü zorunludur.
Somut olayda davalının rinoplasti operasyonunun davacıya ait hastanede yapıldığı, ameliyat sonrası burunda eğrilik bulunması nedeniyle ikinci kez ameliyat edildiği bundan sonra koku alma şikayeti üzerine dava dışı başka bir doktor tarafından yeniden ameliyat edildiği, maddi masraflarının tahsili talebiyle hakem heyetine başvurduğu, bu başvurunun kabulüne karar verildiği, daha sonra hakem kararının mahkemece iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacıya ait hastanede yapılan ilk operasyon estetik operasyon olup bu niteliği itibariyle eser sözleşmesi niteliğindedir.
Davalının ilk operasyon sonrasında iki kez operasyon geçirmesi eser sözleşmesi gereği sonuç taahhüdünün gerçekleşmediğini ortaya koymaktadır. Ancak yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira heyette bulunan bilirkişiler KBB uzmanı ve hesap uzmanı olup dava konusu uyuşmazlık konusunda yeterli uzmanlığa sahip oldukları kabul edilemez.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; yapılan ameliyat ve işlemlerin niteliği gereği estetik operasyon olduğu dikkate alınarak, içerisinde Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahının da bulunduğu bir heyet oluşturularak alınacak raporun sonucuna göre davacının talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 363. maddesi gereğince Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile kararın yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASI gerekmiştir…”
şeklinde gerekçe ile hastanın ilk operasyondan sonra iki kez daha operasyon geçirmesini ilk estetik operasyonun ayıplı olduğu yönünde yorumlayarak ayıbın Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahtan oluşacak bir bilirkişi heyeti tarafından incelenmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 20251714 E., 2025/2538 sayılı kararı, 19.09.2025 tarihinde 33022 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanmıştır.
ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK