İlamlı İcra Takibi Nedir?
İlamlı icraya ilişkin hükümler, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 24. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. İlamlı icra, alacaklının tahsil edemediği ilama dayalı alacağının devlet organları eliyle kamu gücünden faydalanılarak borçludan tahsil edilebilmesi için başvurulan bir cebri icra yoludur.
İlamlı İcra Takibine Konu Olabilecek Belgeler Nelerdir?
İlamlı icra takibi başlatabilmek için alacaklının elinde ilam veya özel kanunlarda sayılan ilam yerine geçen belgelerden birinin bulunması gerekmektedir.
İlam ve ilam yerine geçen belgeler:
1- 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre;
- Mahkeme Kararları (İhtiyati tedbir kararları ve kural olarak ara kararlar istisnadır.)
- Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller
- Para borcu ikrarını içeren re’sen düzenlenmiş noter senetleri
- İstinaf ve temyiz kefaletnameleri
- İcra dairesindeki kefaletler
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre;
- Tahkim yolunda verilen hakem kararları
3- 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna göre;
- Tüketici hakem heyetinin kararları (Kesinleşmesine gerek yoktur.)
4- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa göre;
- Arabuluculuk Anlaşma Belgesi
NOT: İhtiyari arabuluculuk sürecinde tarafların anlaşması halinde anlaşma belgesinin ilamlı icraya konulabilmesi için mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alınması gerekmektedir. Şerh, ihtiyari arabuluculuk yoluna dava açılmadan önce başvurulmuş ise arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden; davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.
7036 sayılı Kanun ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa getirilen ek madde ve 28.03.2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunun getirdiği değişiklikle birlikte, kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı haller hariç, taraflar ve avukatları ile arabulucunun, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır.
Dava şartı arabuluculuk sürecinde tarafların anlaşması durumunda, anlaşma belgesinin ilamlı icraya konulabilmesi için kural olarak mahkemeden ayrıca icra edilebilirlik şerhi alınmasına gerek yoktur. Ancak;
- Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar,
- Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar,
- 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar,
- Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar hakkında yapılan anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerhin alınması zorunlu olup bu şerh, taşınmazla ilgili anlaşma belgeleri bakımından taşınmazın bulunduğu yer; diğer anlaşma belgeleri bakımından ise arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden alınır.
5- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre;
- Dispeç raporunun onayına ilişkin ilam ile birlikte dispeç raporundaki alacak kalemleri ilamlı icraya konulabilir.
6- 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre;
- Tenfizine karar verilen yabancı ilamlar
- Tenfizine karar verilen kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları
7- 1136 Sayılı Avukatlık Kanununa göre;
- Avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınan uzlaşma tutanakları
- Baroların para cezasına veya giderlerin ödenmesine ilişkin kararları
8- 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununa göre;
- Uzlaşmaya tabi suçlarda şüphelinin edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi
9- Noterlik Kanununa göre;
- Para cezasına veya giderlerin ödenmesine ilişkin TNB Disiplin Kurulu Kararları
10- 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanuna göre;
- Her türlü oda aidatı ile diğer para cezaları
11- 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununa göre;
- Köy veya mahalle ihtiyar heyetleri tarafından tasdik olunan kooperatiflerin kredi ile ilgili alacak senetleri, kağıtları ve her türlü taahhütname ve sözleşmeler
12- 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununa göre;
- Kayıt ücretleri, yıllık aidat, munzam aidat, navlun hasılatından alınacak oda payları ve Birlik aidatı ile borsa tescil ücreti ve bunlara ait kesinleşen gecikme zamları ile para cezalarının tahsiline ilişkin olarak oda, borsa ve Birlik Yönetim Kurulunca verilen kararlar
13- Organize Sanayi Bölgeleri Kanununa göre;
- Müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararları
İlamlı İcra Yolunun Avantajları
İlamlı icra takibi yolu alacaklı için ilamsız icraya göre birtakım avantajlara sahiptir. Bunlardan başlıcası, kural olarak ilamlı icra takibine borçlunun itiraz etme veya takibin iptali için dava açma yolunun bulunmamasıdır. İlamsız icra takibinde borçlunun ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde takibe itiraz hakkı bulunmaktadır. Borçlunun itirazı ile birlikte icra takibi durur ve alacaklı itirazın kaldırılmasını veya iptalini sağlamadan icra işlemlerine devam edilemez. Ancak ilamlı icra takibinde borçlunun itiraz hakkı bulunmamaktadır. Borçlu ancak yedi gün içerisinde borcu ödeyerek veya hükmolunan teminatı vererek, icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yolu ile ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirirse cebri icradan kurtulacaktır.
İlam veya ilam niteliğindeki belgeler ilamsız takibe konulabilir mi?
İlamlı icra takibi, yukarıda genel hatlarıyla bahsedildiği üzere alacağın tahsili için daha kolay, ekonomik ve hızlı bir yoldur. Ancak uygulamada çeşitli nedenlerle ilama dayanan alacak için ilamsız icra yoluna başvurulduğu görülmektedir. Yargıtayın istikrar kazanmış kararlarına göre;
“…Alacaklının takip talebine eklediği belgenin para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam olması halinde icra memurunun borçluya örnek 4-5 nolu icra emri tebliğ etmesi yasal zorunluluktur. Alacaklının talebi üzerine ya da kendiliğinden, ilamsız icra takiplerine ilişkin ödeme emri göndermesi, açıkça yasanın emredici hükmüne aykırı olacaktır.
Pek tabidir ki elinde ilam olan bir alacaklının ilama dayalı olarak ilamsız icra takibi yapması da hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacaktır. Nitekim ilamlı icra takibinde borçlunun itirazı takibi durdurmayacağı gibi itfa ve imhal itirazlarının ispatı ancak “yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya tetkik merciinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle” (İİK. m. 33) mümkün olacaktır. Halbuki ilamsız icra takibinde itiraz üzerine takip duracak ve alacaklının itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurarak olumlu karar alması gerekecektir. Yine ilamlı icra takibini, alacaklı istediği icra dairesinde yapabilecekken(İİK. m.34), ilamsız icra takibinde genel yetki kurallarına göre (İİK. m.50) takip yapması gerekecektir.
O zaman elinde ilam olan bir alacaklı bu kadar avantajlar var iken neden ilamsız icrayı tercih eder? Burada ilk akla gelen ilamlı icra takiplerinde uygulanan İİK.’nun 36. maddesini, bir diğer anlatımla borçlunun icranın geri bırakılması kararı alarak takibi durdurmasını bertaraf etmek olabilir. Bir diğer neden de ilamın bozulması halinde takibin durmasının ve sonrasında alacağın olmadığı ya da daha az olduğunun ilamla belirlenmesi halinde icranın iadesinin yolunu kapatmak olarak düşünülebilir (İİK. m 40).
İcra ve İflas Kanunu’nda hüküm bulunmayan hallerde, bu kanuna aykırı düşmediği ölçüde genel nitelikte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hükümlerinin icra takipleri hakkında da uygulanması gerekir. 6100 sayılı HMK’nun 29/1. maddesine göre ise taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. Buna göre elinde ilam olan bir alacaklının ilamlı icra takibi yapmak yerine ilamsız icra takibi yapmasının anılan maddede düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı muhakkaktır.
Kaldı ki mahkemeye başvurup alacağını ilama bağlayan bir kişinin, ilamlı takip yapmak yerine ilamsız takibi tercih etmek suretiyle borçlunun yapabileceği itiraz üzerine yeniden itirazın kaldırılması ya da iptali amacıyla mahkemeye başvurması ve bu şekilde Devletin yargı organlarının gereksiz şekilde meşgul edilmesi anlamına da geleceğinden kabulü mümkün değildir.
Şu hale göre, alacaklının para borcuna veya teminat verilmesine dair ilama dayalı olarak ilamsız icra takibi yapması, en başta İİK.nun 32.maddesi amir hükmüne aykırılık teşkil edeceği gibi, dürüstlük kuralı ile de bağdaşmayacağından hukuk düzeni tarafından korunamaz. Bu doğrultuda, ilama dayalı olarak ilamsız icra takibi yapılamayacağı sonucuna varılmıştır….(Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2019/8317 E., 2020/5332 K.)” şeklindeki gerekçeden de anlaşılacağı üzere alacağın ilam veya ilam niteliğinde belgeye dayanması durumunda ilamsız icra takibi yoluna gidilemez. Aksi takdirde borçlu, süresiz şikayet hakkını kullanarak takibin iptalini sağlayabilir.
ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK