Adalet Mülkün Temelidir. Adaletsiz Güç Zalim, Güçsüz Adalet Acizdir. Adaletin Işığında, Hukukun Güvencesiyle! Avukatlar Tarih Boyu Köle Kullanmadılar, Ama Efendileri de Olmadı. Gerçekçi ol, imkansızı iste! İyi Olmak Kolaydır, Zor Olan Adil Olmaktır. Mutlak Hak, Mutlak Haksızlıktır.

ARABULUCULUĞUN ZORUNLU OLDUĞU HALLER

Arabuluculuk Nedir?

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun yürürlüğe girmesi ile hukuk sistemimize giren arabuluculuk yolu, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve kural olarak ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemidir.

Eskişehir avukat arabuluculuk zorunlu olduğu haller

Tanımdan anlaşılacağı üzere arabuluculuğa başvuru kural olarak ihtiyari olmakla birlikte, yargıda iş yükünün azaltılması amacıyla 6325 sayılı Kanunda 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Kanunda zorunlu tutulan hallerde arabuluculuk yoluna başvuru dava şartı olup, arabuluculuk yoluna başvurmadan dava açılması halinde, dava usulden reddedilmektedir.

Dava Açıldıktan Sonra Arabuluculuğa Başvurulabilir Mi?

İhtiyari Arabuluculukta;

Kural olarak taraflar, dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda aydınlatıp, teşvik edebilir. Şu kadar ki 6325 sayılı Kanunun md. 18/A hükmü uyarınca arabuluculuğa başvuru dava şartı olsun.

Zorunlu Arabuluculukta;

Arabuluculuğa başvurunun dava şartı olduğu bir uyuşmazlık ile ilgili olarak dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvuru zorunludur. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. 6325 sayılı Kanunun md. 18/A hükmü gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.

Yargı içtihatlarında dava açıldıktan sonra arabuluculuk yoluna başvuru şartı tamamlandıktan sonra davanın usulden reddine karar verilip verilmeyeceği hususunda birlik bulunmamaktadır.

Eskişehir avukat arabuluculuk zorunlu olduğu haller

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/3187 E., 2021/762 sayılı kararının “…Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır.
Somut olayda davacı vekili tarafından 28.05.2019 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılmış, yargılama devam ederken 12.07.2019 tarihinde arabulucuya başvurulmuş ve tarafların uzlaşmadığına dair 06.08.2019 tarihinde tutanak düzenlenmiştir. İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/539 Esas sayılı dosyasında ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/358 Esas sayılı dosyasında 13.02.2020 tarihinde tensip düzenlemiştir. Elde ki dosyada istisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından Mahkemece esasa girilerek karar verilmesi gerekirken tekrar davacıdan arabuluculuk Yasası gereklerini “anlaşmazlık tutanağının getirilmesi” istemek Yasanın uygulanmasındaki amacına da uygun düşmeyeceği, somut olayda HMK’nin 115/3. Maddesinde gözönüne alındığında dava şartı yokluğundan red kararı verilmesi doğru görülmemiştir…
” şeklinde gerekçesinde görüleceği üzere Yargıtay, istisnai durumlarda davanın esasına girilmeden önce dava şartı arabuluculuk işleminin tamamlanması halinde davanın usulden reddine karar verilemeyeceğini hüküm altına almıştır.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/1053 E., 2022/128 sayılı kararının “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Dava şartlarının incelenmesi başlığını taşıyan 115/1. Maddesine göre mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağını, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceğini, 115/2. maddesinin (1.) cümlesine göre mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği, somut olayda; davanın açılma tarihinin dava dilekçesinin Asliye Hukuk Mahkemesine verildiği 17/07/2020 tarihi olduğu, mahkemenin görevli olup olmadığı incelemesinin kamu düzeninden olup davalı tarafın bu yönde bir itirazının bulunmasının aranmayacağı, 6325 Sayılı Kanunun 18/A. Maddesinin 2. Fıkrasında, “…Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünün, dava şartının sonradan tamamlanmasına olanak vermediği, bu sebeple görevsiz mahkemede dava açıldığı sırada arabulucuya başvurulmamış olup görevsizlik kararından sonra, mahkeme tarafından arabuluculuğa başvurma şartının yerine getirilmediği anlaşıldığından; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildikten sonra, istinaf aşamasında arabulucuya başvurularak anlaşma sağlanamadığına ilişkin son tutanağın düzenlenmiş olmasının, maddede aranan dava şartı yokluğunu ortadan kaldırmayacağı, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, yapılan araştırma sonucu davacının ve davalının tacir olduğu, açılan davanın arabuluculukdava şartına tabi olduğu, gerek dava dilekçesi içeriğinde, gerekse dava dilekçesi eklerinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesi hükmü uyarınca arabuluculuğa başvurulduğuna dair bir beyanın ve buna dair bir belgenin bulunmadığı gibi istinaf aşamasında arabulucuya başvurularak anlaşma sağlanamadığına ilişkin son tutanağın düzenlenmiş olması, maddede aranan dava şartı yokluğunu ortadan kaldırmayacağından…”

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/1970 E., 2021/844 sayılı kararının “…somut olayda, TTK’nın 7. maddesi kapsamında ticari krediye kefil olan davacıların rücu istemi, ticari dava niteliğinde olduğundan TTK’nın 5/A maddesi gereğince dava şartı arabuluculuk sistemine tabi olduğu, davacıların, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurduğuna dair beyanda bulunmadığı gibi, istinaf dilekçesi ekinde sunulan arabuluculuk son tutanağından da davacıların işbu dava açıldıktan sonra 11.12.2019 tarihinde arabulucuya başvurduğunun anlaşıldığı, 6325 sayılı Yasa’nın 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir…” şeklindeki gerekçelerinde ise dava açıldıktan sonra zorunlu arabuluculuk yolu tüketilse dahi davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Kanaatimizce, dava açıldıktan sonra ancak karar verilmeden önce arabuluculuk yolu tüketilerek dava şartı tamamlandığı takdirde usul ekonomisi ilkesi gereği davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Ancak yasa metni yoruma yer vermeyecek şekilde açık olduğundan bu sebeple davanın usulden reddine karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. O nedenle dava açmadan önce uyuşmazlık konusunun dava şartı arabuluculuk kapsamına girip girmediğinin tespit edilmesi önem arz etmektedir.

Eskişehir avukat arabuluculuk zorunlu olduğu haller

Hangi Uyuşmazlıklar Dava Şartı Arabuluculuk Kapsamındadır?

  • 6325 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk kapsamına giren bazı uyuşmazlıklar;
  1. Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar.
  2. Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine(izaleyi şuyu) ilişkin uyuşmazlıklar.
  3. 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar.
  4. Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar.
  • 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 5/A hükmü uyarınca dava şartı arabuluculuk kapsamına giren uyuşmazlıklar;
  1. Bu Kanunun dördüncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları.
  • 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca dava şartı arabuluculuk kapsamına giren uyuşmazlıklar;
  1. İşe iade davaları,
  2. Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı davaları,
  3. Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren tazminatı davaları (Ancak, kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi veya manevi tazminat davaları ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları zorunlu arabuluculuk kapsamı dışındadır.)
  • 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklar dava şartı arabuluculuk kapsamına girmektedir. İstisnalar;
  1. Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar,
  2. Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar,
  3. Tüketici örgütleri, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile Bakanlık; haksız ticari uygulamalar ve ticari reklamlara ilişkin hükümler dışında, genel olarak tüketicileri ilgilendiren ve bu Kanuna aykırı bir durumun doğma tehlikesi olan hâllerde bunun önlenmesine veya durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı alınması veya hukuka aykırı durumun tespiti, önlenmesi veya durdurulması amacıyla tüketici mahkemelerinde açılan davalar,
  4. Satışa sunulan bir seri malın ayıplı olduğunun tespiti, üretiminin veya satışının durdurulması, ayıbın ortadan kaldırılması ve satış amacıyla elinde bulunduranlardan toplatılması için Bakanlık, tüketiciler veya tüketici örgütlerinin açtığı davalar ile imha edilen malla ilgili tüketicinin açacağı davalar,
  5. Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar.

Yetkili Arabuluculuk Bürosunun Belirlenmesi ve Yetki İtirazı

Arabuluculuk yoluna başvuru, uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.

Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yetkiye ilişkin belgeleri sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda en geç bir hafta içinde yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve dokuzuncu fıkrada belirtilen süreler yeni görevlendirme tarihinden başlar. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, 5325 sayılı Kanunun md. 18/A beşinci fıkrası uyarınca arabulucu görevlendirir.

Arabuluculuğa Elverişli Olmayan Uyuşmazlıklar

  • Özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz.
  • Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği uyuşmazlıklar,
  • Aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar,
  • Kamu hukuku kapsamına giren uyuşmazlıklar,
  • Vergi uyuşmazlıkları,
  • Boşanma, evliliğin feshi davaları,
  • Velayet, vesayet, yaş, cinsiyet, isim ve benzeri kayıt düzeltme davaları,
  • Babalık davası,
  • Hizmet tespiti davaları,
  • Evlat edinme davaları,
  • İmar Kanunundan kaynaklanan davalar,
  • Ceza hukuku kapsamına giren uyuşmazlıklar,
  • Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunundan kaynaklanan davalar,
  • Kat mülkiyetinden kaynaklanan bazı davalar,
  • İflâs ve iflâsın ertelenmesi davaları,
  • İş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan bazı davalar.

Arabuluculuğa Başvurunun Sürelere Etkisi

Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.

Eskişehir avukat arabuluculuk zorunlu olduğu haller

Dava açılmadan önce ihtiyati tedbir kararı verilmesi hâlinde 6100 sayılı Kanunun 397 nci maddesinin birinci fıkrasında, ihtiyati haciz kararı verilmesi hâlinde ise 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemez. 

Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından sonra, başvuran taraf aleyhine uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak icra takibi yapılması durumunda, başvuran tarafın bu takibe karşı son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde 2004 sayılı Kanunun 72 nci maddesi uyarınca menfi tespit davası açması ve talep etmesi halinde 2004 sayılı Kanunun 72 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.

ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK

ShentaWp Ayar

Web sitemiz’de çerezler kullanıyoruz. Bu, web sitemizi kullandığınız sürece çerez politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelir.