Hata Sonucu Ele Geçmiş veya Kaybolmuş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu Nedir?
Kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu Türk Ceza Kanunu md. 160 hükmünde düzenlenmiştir.
“(1) Kaybedilmiş olması nedeniyle malikinin zilyedliğinden çıkmış olan ya da hata sonucu ele geçirilen eşya üzerinde, iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin, malik gibi tasarrufta bulunan kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
TCK Madde 160 Gerekçesi
TCK madde 160 gerekçesi şu şekildedir;
“Kaybedilmiş olması nedeniyle sahibinin zilyetliğin-den çıkmış olan eşyayı ele geçiren kişi, bunu iade etmek veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmek yükümlülüğü altındadır. Aynı yükümlülük, bir şeyi hata sonucu ele geçiren kişi açısından da söz konusudur. Madde metninde, bu yükümlülüğe aykırı davranarak, eşya üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunulması, suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturma, şikâyete bağlı tutulmuştur.”
Suçun Unsurları
1-Maddi Unsurları
a-Fail ve Mağdur
Kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçirilmiş eşya üzerinde tasarruf suçu özgü suç değildir, yani suçun faili herkes olabilir. Mağdurun da kim olduğu suçun oluşması bakımından önem arz etmemektedir.
b-Suçun Konusu
Suçun konusunu kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya oluşturmaktadır. Peki burada kaybolmuş ve hata sonucu ele geçmiş ne anlama gelmektedir?
- Kaybolmuş eşya, mağdurun egemenlik alanı dışında olan ve nerede olduğunu bilmediği eşyadır. Mağdur eşyanın nerede olduğunu biliyor ise veya tam olarak nerede olduğunu bilmese dahi eşya mağdurun egemenlik alanı içinde ise bu suç oluşmayacaktır. Bu durumda TCK md. 141’de öngörülen hırsızlık suçu meydana gelebilir. Örneğin, mağdur eşyanın tam yerini bilmiyor ancak işyerindeki odasında ise, buradan alınan eşya üzerinde kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçu değil; hırsızlık suçu işlenmiş olur. Nitekim zilyedin egemenlik alanından zilyedin rızası dışında alınmış bir eşya söz konusudur.
- Hata sonucu ele geçen eşyadan kasıt, failin eşyayı, zilyetliğinin başkasına ait olduğunu bilmeksizin dikkatsizlik veya dalgınlıkla eline geçirmesidir. Ele geçirilme bakımından failin kastının bulunması halinde yine hırsızlık suçu gündeme gelecektir. Burada önemli olan, eşyanın ele geçme aşamasında failin eşyayı başkasının zilyetliğinden almaya yönelik kastının bulunmaması, ancak sonradan eşyanın kendisine ait olmadığını bilmesine rağmen eşya üzerinde malik gibi tasarrufta bulunma yönünde kastının bulunmasıdır.
c-Fiil
Suça konu fiil, kaybolmuş veya hata sonucu ele geçirilen eşya üzerinde “malik gibi” tasarrufta bulunmaktır. Burada failin eşyayı sahibine iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin eşya üzerinde tasarrufta bulunması gerekir. Örneğin yerde bulunan değerli bir saatin kola takılması malik gibi tasarrufta bulunma fiiline örnek oluşturmaktadır. Ancak bulunan saati alarak, yetkili makama veya karakola götürmek suç oluşturmaz. Nitekim burada kişi saatin zilyedi olsa dahi, üzerinde saatin sahibi gibi tasarrufta bulunmamaktadır.
Peki kaybolan bir şeyi bulan kişi ne yapmalıdır?
Kaybedilen bir şeyi bulan kimsenin yapması gereken, Türk Medeni Kanununda belirtilmiştir. Kanunun 769. maddesine göre;
“Madde 769- Kaybedilmiş bir şeyi bulan kimse, malın sahibine, sahibini bilmiyorsa kolluk kuvvetlerine, köylerde muhtara bildirmek veya araştırma yapmak ve gerektiğinde ilân etmek zorundadır.
Bulunan şey önemli ölçüde değerli ise, her hâlde kolluk kuvvetlerine veya muhtara bildirmek gerekir.
Oturulan bir evde veya işyerinde ya da kamu hizmeti görülen yerde bir şey bulan kimse, bunu o yer sahibine veya kiracıya ya da kamu hizmeti görülen yerde denetim ve gözetim ile görevli olanlara teslim etmek zorundadır.” Dolayısıyla madde metninde belirtilenin dışında, bulduğu şey kendisininmiş gibi hareket eden kişi, suça konu fiili gerçekleştirmiş olacaktır.
2- Kaybolmuş Eşya veya Hata Sonucu Ele Geçirilen Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu Manevi Unsur
Kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunun manevi unsuru kasttır. Madde metninden anlaşılacağı üzere suçun işlenmesinde özel kast aranmamıştır. Buna göre failin kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçirdiği eşyayı, eşyanın sahibiymiş gibi kullanması gerekmektedir. Ancak terk edildiği kanısı ile alınan eşyayı alarak sahibi gibi üzerinde tasarrufta bulunulması halinde bu suçun oluşması mümkün değildir. Örneğin, çöpün kenarına bırakılan bir saksı çiçeğini alarak evine götüren kişi, bu suçu işlemiş olamayacaktır.
Teşebbüs
Kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu, sırf hareket suçudur. Ancak suçun icra hareketleri bölünebildiğinden suça teşebbüs mümkündür. Örneğin, kişinin sokakta yerde bulduğu parayı alarak alışveriş için kullanacağı esnada yakalanması durumunda suçun icra hareketi henüz tamamlanmadığından suç teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır. Nitekim fail, henüz aldığı para üzerinde tasarrufta bulunmuş değildir.
Kaybolmuş Eşya veya Hata Sonucu Ele Geçirilen Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu İçtima
Kişinin kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde malik gibi davranması, Türk Medeni Kanunu md. 683 uyarınca dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma hakkını ihtiva eder. Dolayısıyla eşyayı yok etmesi, eşyaya zarar vermesi halinde ayrıca mala zarar verme suçu oluşmayacaktır. Ancak, kaybolan veya hataen ele geçirilen şey bir banka veya kredi kartı ise ve bu kart kullanılmışsa, o halde banka veya kredi kartının kötüye kullanılması ve kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu bakımından gerçek içtima hükümleri uygulanır(Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/4051, 2023/8165 K).
Soruşturma-Kovuşturma ve Uzlaştırma
Kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi suçlardandır. Mağdurun fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden itibaren 6 ay içinde şikayette bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde fail hakkında soruşturma/kovuşturma yapılamaz. Kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu aynı zamanda uzlaşmaya tabi suçlardandır.
Kaybolmuş Eşya veya Hata Sonucu Ele Geçirilen Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu Zamanaşımı
Zamanaşımı, Türk Ceza Kanunun 66. maddesinde öngörülmüştür. Buna göre, kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunda ceza üst sınırının 5 yıldan az olması sebebiyle dava zamanaşımı 8 yıldır. Ceza zamanaşımı süresi ise 10 yıldır.
Hırsızlık Suçu ile Farklılıkları
Kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu, hırsızlık suçu ile benzerlik göstermektedir. Ancak her iki suçun ceza alt ve üst sınırı ile nitelikleri farklı olduğundan birbirine karıştırmamak gerekir.
Hırsızlık suçu, TCK 141 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Hırsızlık suçunda suça konu fiil, “zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma“dır. Burada eşya, mağdurun egemenlik alanı içerisindedir ve fail bunu bilerek ve isteyerek mağdurun egemenlik alanından çıkarmaktadır. Kaybolmuş eşya veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunda ise, yukarıda detaylı olarak bahsedildiği üzere fail, bulduğu eşyanın kaybolduğunu bilmekte veya eşyayı mağdurun olduğunu bilmeden, kendisine ait zannı ile zilyetliğine geçirmektedir. Yani bu suçta, eşyanın mağdurun egemenlik alanından çıkmasında failin herhangi bir etkisi, kusurlu fiili yoktur.
Hata Hükümlerinin Uygulanması
Ceza hukukunda hata hükümleri, Türk Ceza Kanununun 30. maddesinde düzenlenmiştir.
“Madde 30- (1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır.
(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(4) (Ek fıkra: 29/6/2005 – 5377/4 md.) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.”
“Suçun konusunu oluşturmaya elverişli eşyanın doğası gereği failin düştüğü hata hali farklı sonuçlara neden olabilecektir. Gerçekten failin içinde bulunduğu hata hali, gerçekleştirilen fiilin tasavvur edilen suçtan başka bir suçun oluşmasına neden olabileceği gibi fiilin hiçbir suç bakımından tipik olmaması sonucunu da doğurabilir.”1 Örneğin, yolda yürürken çocuğunun düşürdüğünü zannederek yerdeki oyuncağı alan anne, hata hükümlerinden yararlanacaktır ve suç oluşmayacaktır.
EMSAL KARARLAR
- YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/4051
Karar Numarası: 2023/8165
Sanık … hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla uygulanan usul hükümleri gereği temyiz edilebilir olduğu, temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, temyiz isteklerinin süresinde olduğu, temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığının 10.12.2014 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama ve kaybolmuş veya hata sonucu ele geçirilmiş eşya üzerinde tasarruf suçlarından dava açılmıştır.
2. Mudanya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.11.2015 tarihli ve 2014/1095 Esas, 2015/982 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kaybolmuş veya hata sonucu ele geçirilmiş eşya üzerinde tasarruf suçundan beraat, başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanık …, herhangi bir temyiz nedeni belirtmemiştir.
2. Cumhuriyet savcısının temyiz isteği, sanık … hakkında kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçundan mahkûmiyet yerine beraat kararı verilmesi, başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı halde 5237 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi uyarınca indirim uygulanmaması suretiyle usul ve yasaya aykırı karar verildiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanık … içinde banka kartları bulunan cüzdanı çöp kutusunda bulduğu, ATM den para çekmeye çalıştığı, daha sonra cüzdanı çöp kutusunda bulduğunu beyan ederek emniyet müdürlüğüne teslim ettiği sanığın böylece başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama ve kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçlarını işlediği iddiasına ilişkindir.
2. Katılan 01.09.2014 tarihinde Mudanya Polis merkezi Amirliğine müracaat ederek içerisinde kimlik kartı, öğrenci kartı, banka kartları, otobüs indirim kartı ve 120,00 Euro olan cüzdanını kaybettiği, bankamatik kartı ile ATM’den para çekilmeye çalışıldığını beyan ederek müracaatta bulunması üzerine soruşturma başlatılmıştır.
3. Halkbank A.Ş 12.09.2014 tarihli yazı ekinde 01.09.2014 günü saat 11-12.00 arası kamera görüntü kaydı CD ortamında gönderilmiştir.
4. Ziraat Bankası A.Ş. Bahse konu işlemin katılana ait kredi kartı ile 01.09.2014 günü saat 11.33 te Halkbanka’a ait ATM de yapıldığı bildirilmiştir.
5 .01.11.2014 tarihli araştırma güvenlik kamerası kayıtları izleme ve şüpheli tespit tutanağından, ilgili banka tarafından görüntüler incelendiğinde 01.09.2014 tarihinde saat 11.33’te sanık …’ın bankamatikten para çekmeye çalıştığı, fakat çekemeden ayrıldığı sanığın tanık olarak beyanını alana polis memurlarınca teşhis edildiği, şok market güvenlik kamerası görüntüleri incelendiğinde kimliği tespit edilemeyen bir bayanın şikayetçiye ait cüzdanı sahibine teslim etmek üzere kasa görevlisine verdiği, kasa görevlisi temyiz dışı sanık …’ın cüzdanı aldıktan sonra içerisini kontrol ettiği, daha sonra cüzdanı cebine koyduğu, mesai saati bitiminde cüzdanı cebine koyarak işyerinden ayrıldığı tespit edilmiştir.
6. 04.09.2014 tarihli teslim tesellüm tutanağı ile sanık …’ın çöp konteynerında bulduğu cüzdanı içindeki kartlar ile teslim ettiği imza altına alınmıştır.
7 .05.09.2014 tarihli tutanak ile mağdura 120,00 Euro parası eksik şekilde cüzdanın katılana teslim edildiği imza altına alınmıştır.
8. Şok market ile sanık …’ın cüzdanı bulduğu çöp konteynerına ilişkin kroki dosyaya eklenmiştir.
9. 12.10.2015 tarihli Uludağ Üniversitesi Ruh sağlığı ve hastalıkları Anabilim dalı sağlık kurulu raporunda, sanık …’ın 5237 sayılı Kanun’un 32 nci maddesi kapsamında değerlendirilebilecek ruhsal rahatsızlığı olmadığı bildirilmiştir.
IV. GEREKÇE
1. Sanık beyanı ve dosyaya ekli hastane raporları karşısında; suçun sabit olması halinde 5237 sayılı Kanun’un 32 nci maddesi gereğince, sanığın suç tarihi itibariyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğini ortadan kaldıran veya bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmasına yol açan bir akıl hastalığı ve yüklenen suç yönünden cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesinden ya da Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucuna göre, hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması nedeniyle eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2. Sanık hakkında başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden;
Sanık … içinde banka kartları bulunan katılana ait cüzdanı çöp kutusunda bulduğu ve daha sonra ATM’den para çekmeye çalıştığı, ancak para çekemeden ayrıldığı olayda eylem teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmakla, menfaat sağlayamayan sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeksizin tamamlanmış suçtan ceza verilmesi suretiyle fazla ceza tayini,
2. Sanık hakkında kaybolmuş veya hata sonucu ele geçirilmiş eşya üzerinde tasarruf suçundan kurulan beraat hükmü yönünden;
Sanığın katılanın nüfus kimlik belgesi ve banka kartı içinde bulunan cüzdanını çöp konteynerinde bularak yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin cüzdandaki bankamatik kartı ile para çekmeye çalıştığı, ancak işlem gerçekleşmeyince cüzdanı emniyet birimine teslim ettiği, bu bağlamda sanık hakkında hırsızlık suçundan mahkûmiyet hükmü verilmesi gerekirken sanığın beraatına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Mudanya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.11.2015 tarihli ve 2014/1095 Esas, 2015/982 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.10.2023 tarihinde karar verildi.
- YARGITAY CEZA GENEL KURULU
Esas Numarası: 2019/323
Karar Numarası: 2023/101
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık … hakkında hırsızlık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eylemin, kaybolmuş veya hata sonu ele geçmiş eşya hakkında tasarruf suçunu oluşturduğu kabul edilerek değişen suç vasfına göre sanığın, TCK’nın 160/1 ve 53. maddeleri uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin … 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.05.2013 tarihli ve 98-385 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 07.04.2016 tarih ve 27070-6621 sayı ile;
“Suç tarihi olan 18.10.2012 günü 17.30-21.00 saatleri arasında müştekinin oturmuş olduğu kafedeki sandalyeye astığı çantasından cep telefonu ile çeşitli eşyasının çalınması şeklinde gerçekleşen olayda, suça konu cep telefonunun bir gün sonra saat 09.13’te sanık adına kayıtlı hat ile kullanıldığının anlaşıldığı, sanığın savunmasında, hatırlamadığı bir tarihte, akşam saatlerinde … il merkezinde bulunan gezi yolunun sonundaki . Lokalinin yakınında bir arkadaşı ile buluşacağını, bu sırada bir banka oturduğunu, bankın yanında, yerde bahse konu telefonu gördüğünü, telefona sim kartını taktığını beyan ettiği, sanığın savunmasının dosya kapsamıyla uyuşmadığı ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın hırsızlık suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile kaybolmuş veya hata sonucu ele geçen eşya üzerinde tasarruf suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,” isabetsizliğinden, ceza süresi yönünden kazanılmış hakkın korunması kaydıyla bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 29.09.2016 tarih ve 328-503 sayı ile; “Olay tarihinde müşteki …’in arkadaşı ile bir kafede oturduğu, kalkacağı sırada cep telefonunun ve cüzdanının çantasında olmadığını ve çantasının fermuarının açık olduğunu fark ettiği, alınan HTS raporuna göre, çalınan cep telefonunu ilk kullananın sanık olduğunun tespit edildiği, sanığın söz konusu cep telefonunu bulduğunu beyan ettiği, bu savunmasının aksine delil bulunmadığı, keza müştekinin çalınan diğer eşyasının sanığın üzerinden çıkmayışı bütün hâlde değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı hırsızlık suçunun kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçuna dönüştüğü,” şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.10.2018 tarihli ve 398547 sayılı “Bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 18.04.2019 tarih ve 6365-7585 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun hukuki niteliğinin belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Şikâyetçi …’in, 18.10.2012 tarihinde, bir kafede oturduğu sırada sandalyeye asılı vaziyette bıraktığı kol çantasından cep telefonu ve cüzdanının çalındığı yönünde müracaatta bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca gönderilen cevabi yazıda; suça konu telefonun şikâyetçi tarafından en son 18.10.2012 tarihinde saat 17.14’te kullanıldığının, çalındıktan sonra ilk olarak 19.10.2012 günü saat 09.13’te sanık … adına kayıtlı hat ile görüşme yapıldığının, telefonun aynı gün saat 22.23’e kadar sanık tarafından 10 kez kullanılmış olduğunun bildirildiği,
Anlaşılmıştır.
Şikâyetçi …; 18.10.2012 tarihinde saat 17.30 sıralarında arkadaşı . ile birlikte bir kafeye gittiklerini, kafenin açıkta bulunan ve deniz kenarında olan kısmına oturduklarını, kol çantasını fermuarı kapalı bir şekilde oturduğu sandalyeye astığını, saat 21.00 sıralarında çantasının fermuarının açık olduğunu fark ettiğini, kontrol ettiğinde 543 605**** numaralı hattın takılı olduğu . marka . model cep telefonu ve içinde kimlik, kartlar ile 10 TL bulunan cüzdanının çalındığını anladığını,
Tanık . soruşturma aşamasında; arkadaşı olan şikâyetçi ile bir kafede oturduklarını, kalkacakları sırada şikâyetçinin sandalyeye asılı hâlde bıraktığı kol çantasından cüzdanı ve cep telefonunun çalınmış olduğunu söylediğini, kimseyi çantaya dokunurken görmediğini, olumsuz bir duruma rastlamadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık … aşamalarda; hatırlayamadığı bir tarihte akşam saatlerinde sahil yolu civarında bir banka oturduğunu, yerde bir telefon gördüğünü, telefonun arka kapağının açık ve yere atılı vaziyette durduğunu, içinde sim kart bulunmadığını, kendi telefonundaki sim kartı çıkararak yerde bulduğu bu telefona taktığını, ekranın gidip geldiğini, “Çalıştırabilirsem, kullanırım.” şeklinde düşünerek telefonu yanına aldığını, telefonun bir iki gün kendisinde durduğunu, daha sonra görüşme dökümlerinde adı geçen ve kayınbiraderi olan .’e verdiğini, telefonu çalmadığını, bulduğu zaman polise gitmesi gerektiğini bildiğini ancak içinde sim kart olmayınca atıldığını düşünerek aldığını savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
TCK’nın 141. maddesinde yer alan “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklindeki düzenleme ile hırsızlık suçunun basit hâli hüküm altına alınmış, aynı Kanun’un 142. maddesinde ise suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır. Hırsızlık suçunun basit hâlinin oluşması için, başkasına ait taşınabilir eşyanın suçun nitelikli hâllerinde belirtilen şekiller dışında çalınması gerekmektedir.
TCK’nın “Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf” başlıklı 160. maddesi ise;
“Kaybedilmiş olması nedeniyle malikinin zilyetliğinden çıkmış olan ya da hata sonucu ele geçirilen eşya üzerinde, iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin, malik gibi tasarrufta bulunan kişi, şikâyet üzerine, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde gerekçesinde de “Kaybedilmiş olması nedeniyle sahibinin zilyetliğinden çıkmış olan eşyayı ele geçiren kişi, bunu iade etmek veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmek yükümlülüğü altındadır. Aynı yükümlülük, bir şeyi hata sonucu ele geçiren kişi açısından da söz konusudur. Madde metninde, bu yükümlülüğe aykırı davranarak, eşya üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunulması, suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturma, şikâyete bağlı tutulmuştur.” açıklamalarına yer verilmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 160. maddesinde kaybolan ya da hata sonucu ele geçen malın yetkili makamlara bildirilmesi yükümlülüğü getirilmiş ancak herhangi bir kanuna gönderme yapılmamıştır. Oysa 765 sayılı TCK’nın 511. maddesinde bu tür eşyaların bulunması hâlinde Medeni Kanun hükümlerine göre bildirimde bulunma yükümlülüğü getirilmişti.
Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu ile kişilerin mülkiyet hakkı ve mülkiyet haklarından kaynaklanan bazı tasarrufları yapma özgürlükleri korunmaktadır. Suçun maddi konusunu, üzerinde kişilerin mülkiyet hakkının bulunduğu mallar oluşturmaktadır. Bu mallar suç tipinin niteliği gereği kaybedilmiş ya da hata sonucu başkasının eline geçmiş mallardır.
Kanun koyucunun bu suçu ihdas etmesinin amacı, kaybolmuş ya da hata sonucu ele geçmiş bir eşyayı bulan kişinin ele geçirdiği eşyayı yetkili makamlara bildirmesini ya da doğrudan malike iade etmesini sağlamaktır.
Mal varlığına karşı işlenen suçlar bölümünde yer alan madde, kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf ve hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf olmak üzere bünyesinde iki farklı suçu ihtiva etmektedir. Ancak fiil unsurlarının aynı olması nedeniyle söz konusu suçlar tek madde ve fıkrada düzenlenmiştir.
Kaybolmuş eşya, malikin yerini bilmediği ve egemenlik alanından çıkması nedeniyle sahip olma olanağının kalmadığı eşyadır. Bu iki şartın birlikte sağlanması hâlinde kaybolmuş eşya söz konusu olacaktır. Malikin eşyanın yerini bilmemesi subjektif, eşyanın egemenlik alanından çıkması objektif şart olarak nitelendirilmektedir. Kaybolmuş eşyanın birinci şartı, eşyanın malikin egemenliğinden çıkmış olmasıdır. Böyle bir durumda mülkiyet hakkı devam etmekle birlikte malikin zilyetliği sona ermiş olacaktır. Kaybolmuş eşyanın ikinci şartı, malikin eşyanın yerini bilmemesidir. Eşyanın sadece malikin egemenliği altında olmaması bu suç bakımından yeterli değildir. Aynı zamanda eşyanın nerede olduğunun bilinmiyor olması gerekir. Örneğin, malikin bahçesinde düşürdüğü cüzdanı, hâlen egemenlik alanı içinde olduğundan kaybolmuş eşyadan bahsedilemez. Eşyanın, egemenlik alanından çıkması, malikin hatasıyla olabileceği gibi eşyanın kendi kendine hareket etmesi veya üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen bir davranış sonucunda da olabilir. Eşyanın maliki dışında bir kişinin gerçekleştirdiği fiil sonucu kaybolmuş duruma gelmesi hâlinde bu eşyayı bularak malik gibi tasarrufta bulunan kişinin eyleminin kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya hakkında tasarruf suçunu oluşturduğu söylenebilecektir.
Malikin eşyanın yerini bildiği ya da nerede unuttuğunu sınırlanabilir bir şekilde bilebileceği hâllerde unutulmuş eşya söz konusudur. Örneğin sinemada, otobüste, kafede düşürülen veya alınması unutulan eşya bu kapsamdadır. Unutulmuş eşyanın bulunduğu yerden alınarak üzerinde tasarrufta bulunulması ise hırsızlık suçunu oluşturur.
Yine eşyayı bulan kişinin eşyanın malikini bildiği hâllerde kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçunun oluşmayacağı, hırsızlık suçunun oluşacağı ifade edilmektedir. Yargıtay da, aksi yönde kararları olmakla birlikte eşyanın kime ait olduğunun bilindiği durumlarda kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçunun oluşmayacağını ifade etmektedir (… Kılıç, Kaybolmuş Veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu, YBHD, Sayı: 2008/2, s. 9-14.).
Diğer taraftan, sahibi tarafından terk edilmiş eşya bu suçun konusunu oluşturmaz. Malikin, mülkiyet hakkından vazgeçmesi niyetiyle zilyetliğini sona erdirdiği, örneğin, çöpe atılan masa, sokağa bırakılmış evcil hayvan terk edilmiş eşyadır. Terk edilmiş eşya aynı zamanda sahipsiz eşya olmakla birlikte sahipsiz eşya o ana kadar kimsenin üzerinde mülkiyet hakkı tesis etmediği eşyayı da kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Hata sonucu ele geçmiş eşya, failin malı elde etmek için çaba harcamamasına, hileli hareketlere başvurmamasına rağmen hataya bağlı olarak zilyetliği ele geçirilen eşyadır. Hata, istemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, yanılma anlamına gelmektedir. Suç tipi bakımından önem arz eden hata, zilyetliğin geçişine ilişkin olup diğer hususlar bakımından düşülen hatalar bu kapsamda değerlendirilmez. Örneğin, malın gerçek değerini bilmediği için ucuza satan kişinin içinde bulunduğu hata zilyetliğin geçişine ilişkin olmadığından hata sonucu ele geçmiş eşyadan söz edilemez. Zilyetliğin geçişine ilişkin hatanın kaynağı mağdur veya üçüncü kişi olabileceği gibi fail de olabilir. Ayrıca somut olayda birden fazla kişinin hatası birleşebilir. Özellikle mağdur veya üçüncü kişinin hataya düştüğü ve aydınlatma yükümlülüğünün olduğu iki taraflı işlemlerde hata sonucu ele geçmiş eşyanın mevcut olabilmesi için failin de hataya düşmesi gerekir. Aksi halde hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu değil, failin karşı tarafın hatasından yararlanması sonucu meydana gelen dolandırıcılık gibi sair suçlar oluşacaktır.
Suçun fiil unsurunu, sahibine iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin eşya üzerinde malik gibi tasarrufta bulunma oluşturur. Sadece kaybolmuş eşyanın bulunduğu yerden alınması veya hata sonucu zilyetliğin ele geçirilmesi suçun oluşmasına sebebiyet vermez. Ayrıca kişinin yükümlülüklerini yerine getirmeksizin malik gibi tasarrufta bulunması gerekmektedir. Malik gibi tasarrufta bulunma, mülkiyet hakkının tanıdığı kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerinin kullanılması şeklinde gerçekleştirilebilir. Eşyanın satılması, bağışlanması, tüketilmesi, yok edilmesi, şahsi ihtiyaçlara özgülenmesi, eşya üzerinde iyiniyetli üçüncü kişi lehine ayni hak tesis edilmesi malik gibi tasarrufta bulunma niteliğindedir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Şikâyetçi …’in, 18.10.2012 tarihinde, bir kafede oturduğu sırada sandalyeye asılı vaziyette bıraktığı kol çantasından cep telefonu ve cüzdanının çalındığı yönünde müracaatta bulunması üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, çalınan cep telefonunun şikâyetçi tarafından en son 18.10.2012 tarihinde saat 17.14’te kullanıldığı, çalındıktan sonra ilk olarak 19.10.2012 günü saat 09.13’te sanık … adına kayıtlı hat ile görüşme yapıldığının tespit edilerek ulaşılan sanığın hırsızlık suçundan cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, değişen suç vasfına göre kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçundan mahkûmiyetine karar verilen olayda;
Sanığın aşamalarda, sahil yolunda bankta oturduğu sırada yerde bir telefon gördüğünü, telefonun arka kapağının açık ve yere atılı vaziyette durduğunu, içinde sim kart bulunmadığını, kendi telefonundaki sim kartı çıkararak yerde bulduğu bu telefona taktığını, ekranın gidip geldiğini, atılmış olduğunu düşünerek yanına aldığı telefonu birkaç gün kullandığını, bahse konu telefonu çalmadığını savunması, suça konu diğer eşyanın sanıktan ele geçirilememesi, hırsızlık anını gösteren kamera kaydı ya da tanık beyanı gibi bir delil elde edilememesi karşısında, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturmayacağı; ele geçirildiği yer itibarıyla telefonun terk edilmiş eşya olduğundan da söz edilemeyeceği, buna göre sanığın, hırsızlık suçunun faili tarafından yere atılmak suretiyle şikâyetçinin zilyetliğinden çıkarak kaybolmuş eşya hâline gelen telefonu bulunduğu yerden alıp iade etmeksizin ya da yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin malik gibi tasarrufta bulunma şeklinde gerçekleşen eyleminin, kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya hakkında tasarruf suçunu oluşturduğu, eyleme uyan suçun, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun uyarınca uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle, Yerel Mahkemece, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca durma kararı verilerek aynı Kanun’un 253 ve 254. maddelerinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.09.2016 tarihli ve 328-503 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığın eylemine uyan suçun uzlaştırma kapsamına alınması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca durma kararı verilerek aynı Kanun’un 253 ve 254. maddelerinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeninden BOZULMASINA,
2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.02.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
- YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/14747
Karar Numarası: 2021/16056
Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçirilmiş eşya hakkında tasarruf suçundan sanık …’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 160/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Kadirli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/10/2015 tarihli ve 2015/381 esas, 2015/461 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 07/04/2021 gün ve 94660652-105-80-11725-2020-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/05/2021 gün ve 2021/49839 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre; sanık hakkında düzenlenen iddianame ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 142/1-a-1. maddesinde düzenlenen kamu kurum ve kuruluşlarındaki eşya hakkında hırsızlık suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, sanığın Kadirli 2. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda suçun anılan Kanun’un 160/1. maddesinde düzenlenen kaybolmuş veya hata sonucu ele geçirilmiş eşya hakkında tasarruf olduğu gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmiş ise de, aynı Kanun’un 160/1. maddesinde yer alan, “Kaybedilmiş olması nedeniyle malikin zilyetliğinden çıkmış olan ya da hata sonucu ele geçirilen eşya üzerinde, iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin, malik gibi tasarrufta bulunan kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki ve anılan Kanun’un 73/4. maddesinde yer alan, “Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür …” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, müşteki …’ın 11/09/2015 tarihinde Kadirli Cumhuriyet Başsavcılığı’nda şikâyetten vazgeçtiğini beyan etmesi karşısında, kamu davasının aynı Kanun’un 73/4 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddeleri uyarınca düşürülmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre; sanık hakkında düzenlenen iddianame ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 142/1-a maddesinde düzenlenen kamu kurum ve kuruluşlarındaki eşya hakkında hırsızlık suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, sanığın Kadirli 2. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda suçun anılan Kanun’un 160/1. maddesinde düzenlenen kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya hakkında tasarruf olduğu gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmiş ise de, aynı Kanun’un 160/1. maddesinde yer alan, “Kaybedilmiş olması nedeniyle malikin zilyetliğinden çıkmış olan ya da hata sonucu ele geçirilen eşya üzerinde, iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin, malik gibi tasarrufta bulunan kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki ve anılan Kanun’un 73/4. maddesinde yer alan, “Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür …” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, müşteki …’ın 11/09/2015 tarihinde Kadirli Cumhuriyet Başsavcılığı’nda şikâyetten vazgeçtiğini beyan etmesi karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 73/4 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya hakkında tasarruf suçundan ceza verilen kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (KADİRLİ) 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen, 26.10.2015 tarihli ve 2015/381 E., 2015/461 K. sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle; kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya hakkında tasarruf suçundan ceza verilen kamu davasının, 5237 sayılı TCK’nın 73/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, hükmolunan cezanın kaldırılmasına, 06/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
- YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/25986
Karar Numarası: 2022/6304
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf etme suçunun 5237 sayılı TCK’nın 160. maddesinde “Kaybedilmiş olması nedeniyle malikinin zilyetliğinden çıkmış olan ya da hata sonucu ele geçirilen eşya üzerinde, iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin, malik gibi tasarrufta bulunan kişi, şikâyet üzerine, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlendiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.06.1997 gün ve 132/151 sayılı kararında da açıklandığı üzere; “öngörülen suçun oluşabilmesi için mal sahibinin, malın nerede olduğunu bilmemesi, o şeyin mal sahibinin tasarruf alanı dışına çıkmış yani tasarruf imkanının kalmamış bulunması, en önemli unsur ise suç işleyenin mal edindiği şeyin yitirilmiş mallardan olduğu inancını taşıması gerektiği ve sahibi bilinen malın kaybolmuş mallardan sayılamayacağının…” belirtilmesi ve somut olayda;mağdur …’in kendisine ait 07 NS 867 plakalı motosikletini arızalı olduğu için Hacet Mahallesinde bulunan Reklam Alanya adresindeki işyerinin yanına koyduğu motosikletinin sanık tarafından düz kontak yaparak çaldığının anlaşılması karşısında;sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgı sonucunda aynı Kanun’un 160. maddesinde düzenlenen kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu olarak nitelendirilmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş,o yer Cumhuriyet savcısı’nın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan,hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA,31.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
- Kaybolmuş veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu, Ahmet KILIÇ, YBHD • Yıl 3 • Sayı 2018/2, s.1–35 ↩︎
ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK