EVLİLİĞİN İMZA NEDENİYLE İPTALİNE RET!

evliliğin imza nedeniyle iptali eskişehir avukat

Evliliğin, imzanın kendisine ait olmaması nedeniyle yok hükmünde olduğundan bahisle iptali talebiyle açılan dava medyada geniş yer edinmişti. Uyuşmazlık en son bireysel başvuru yolu ile Anayasa Mahkemesi önüne gelmiş ve Anayasa Mahkemesi bu konuda emsal niteliğinde bir karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi kararına değinmeden önce hukuki süreci özetlemekte fayda var.

EVLİLİĞİN İMZA NEDENİYLE İPTALİNE İLİŞKİN OLAYIN ÖZETİ

Başvuru, 23.11.1989 tarihinde Türkiye’de evlenen ve ortak hayatlarını Almanya’da sürdüren karı-kocanın 2013 yılında yurtdışında boşanma davası sürerken, eşlerden birinin “…yıllardır Almanya’da yaşadığını, evlilik akdinin gerçekleştiği tarihte Türkiye’de bulunmadığını, başvurucuyla aralarında Almanya’da devam eden davalar olduğunu, evlilik akdinden söz konusu davalar sırasında başvurucunun beyanlarıyla haberdar olduğu…” iddiasıyla evliliğin yok hükmünde olduğunun tespiti için Türkiye’de açtığı davaya ilişkindir.

Davalı eş ise, “…sadece kâğıt üzerinde değil fiilen evli olduklarını, yirmi iki senedir aynı evi paylaştıklarını, evliliklerinden müşterek üççocuğu olduğunu, E.D.nin Almanya’da evli ve çocuklu olmasının getirdiği tüm vergi ve sigorta kolaylıklarından yararlandığını, boşanma davası görülmekteyken mal paylaşımı aşamasına gelindiğinde E.D.nin Türkiye’de evliliğin yok hükmünde olduğunun tespiti için dava açtığını, avukat olan E.D.nin dürüstlük kurallarına uygun hareket etmediği…” savunması ile davanın reddini talep etmiştir. Davalı eş, evlilik birliğinin kurulduğu savunmasını düğün davetiyesi, düğün törenine ait fotoğraflar, davacı eşin evli ve çocuklu olmasından dolayı Almanya’da sağladığı vergi avantajına dair evrak ve tanık beyanlarına dayandırmıştır. Dosya kapsamında çiftin nikahını kıyan muhtarın da tanık olarak beyanı alınmıştır.

Davaya bakan mahkeme, grafiloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişiye davacı eşin mukayeseye uygun eski birtakım imzaları ile evlenme kütüğündeki imzalar arasında inceleme yaptırmak suretiyle evlenme kütüğündeki imzanın davacı eşin el ürünü olup olmadığının tespitini istemiştir.

23.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda evlenme kütüğündeki erkek kişiye ait imzanın mevcut imza örneklerine kıyasla davacı eşin elinden çıkmadığı sonucuna varıldığı belirtilmiştir.

Mahkeme, bilirkişi raporunu esas alarak davanın kabulü ile evliliğin yok hükmünde olduğunun tespitine karar vermiş, kararın gerekçesinde bilirkişi incelemesi sonucunda evlenme kütüğündeki imzanın davacı eşe ait olmadığının tespit edildiğine işaret etmiştir. Evlendirme işlemleri sırasında taraflardan birinin memur önünde hazır bulunmaması nedeniyle evliliğin yok hükmünde olduğunu vurgulayarak kararda tarafların birlikte yaşamalarının ve çocuklarının olmasının sonuca etki etmeyeceği, yokluk halinde dürüstlük kuralının uygulanmasının da söz konusu olamayacağı ifadelerine yer vermiştir.

Davalı eş “…davacı eşin 1989 yılındaki imzasıyla günümüz belgelerindeki imzasının karşılaştırılarak bir sonuca varıldığını ancak aradan geçen yaklaşık otuz yılda imzasının değişmiş olabileceği hususunun gözardı edildiğini, davacı eşin nikah sırasında hazır bulunduğuna, sonrasında birlikte Almanya’ya gittiklerine dair tanık beyanları olduğunu…” vurgulayarak kararı temyiz etmiş ise de, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararı onamıştır.

BİREYSEL BAŞVURU KARARI

Eskişehir avukat evliliğin imza nedeniyle iptali

2019/33669 sayılı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi;

“…53. Somut olaya konu olan husus, Münih Mahkemesinde boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi davası görülürken Türkiye’de söz konusu evliliğin yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesine ilişkindir. Mahkemece bu karar verilirken evlenmenin kurucu unsurlarından birisi olmadığı kabul edilen evlenme kütüğündeki imzanın taraflardan birisine ait olmadığına yönelik bilirkişi raporuna diğer deliller karşısında üstünlük tanınmıştır. Bununla birlikte nikâh sırasında hazır bulunduğunu beyan eden tanık ifadelerine, başvurucunun sunmuş olduğu düğün davetiyesi ve fotoğraflara, başvurucunun bilirkişi raporuna karşı esaslı itirazlarına yönelik Mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.

54. Karşılaştırmalı hukuk sistemlerinin birçoğunda olduğu gibi ulusal hukuk sistemimizde de evliliğin kurulabilmesi tarafların resmî memur önünde iradelerini açıklamalarına bağlıdır. 4721 sayılı Kanun’un 142. maddesinin “… Evlenme tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur…” düzenlemesinden anlaşıldığı üzere kanun koyucu anılan irade açıklamasının sözlü şekilde yapılmasını şart kılmıştır. Öyle ki bu husus sözleşmenin kurulabilmesi için bir geçerlilik şartı olarak öngörülmüştür. Öte yandan evlenme kütüğüne atılacak imzanın ise geçerliliğin bir unsuru olmadığı , tarafların evlenme iradelerini resmî memur huzurunda sözlü olarak açıklamalarıyla evliliğin kurulduğu kabul edilmektedir (bu yönde Yargıtay kararları için bkz. §§ 25-29).

55. Anılan düzenlemeler göstermektedir ki evlenme kütüğüne atılacak imza diğer pek çok hukuk sisteminde olduğu gibi ulusal hukuk sistemimizde de evliliğin kurucu unsuru olmamakla birlikte ispat vasıtası olarak kullanılabilir. Kaldı ki hukukumuzun ve uluslararası hukukun bir ilkesi olan iyi niyetin korunması kuralı, evlilik gibi önemli bir kurumun geçersizliğine ilişkin davalarda da uygulanabilir olup bu anlamda evliliğin kurucu unsurlarından olmayan bir şekli eksikliğe dürüstlük kurallarına aykırı şekilde dayanmak, hakkın açıkça kötüye kullanılması olarak kabul edilmelidir.

56. Bu bilgiler ışığında somut olayda başvurucu; E.D.nin yıllardır Almanya’da yaşadığı, kendisiyle evliliğinden yeni haberdar olduğu iddiasına karşılık E.D. ile Türkiye’de evlendikten sonra Almanya’ya gittiklerini, yirmi iki yıl boyunca gerçek, fiilî bir evlilikleri olduğunu, bu evlilikten müşterek üç çocuğun dünyaya geldiğini ileri sürmüştür. Başvurucu; resmî nikâhın E.D.nin de katılımıyla gerçekleştiği ve E.D. ile gerçek bir aile hayatlarının olduğu iddialarını ispatlayabilmek için düğün davetiyesi, düğün törenine ait fotoğraflar, E.D.nin evli ve çocuklu olmasından dolayı Almanya’da sağladığı vergi avantajına dair evrak, Münih Mahkemesinde görülen boşanma davasına ilişkin belgeler ve tanık beyanlarına dayanmıştır. Bu kapsamda Mahkemece dinlenen, içlerinde nikâhı gerçekleştiren resmî memurun da yer aldığı tanıkların merasimin her iki tarafın da huzurunda yapıldığını, evlenme kütüğündeki imzaların taraflara ait olduğunu beyan ettikleri görülmüştür (bkz. § 7).

57. Öte yandan Mahkemece bilirkişiye yaptırılan imza incelemesi sonucunda ise evlenme kütüğündeki imzanın E.D.nin el ürünü olmadığı tespit edilmiştir (bkz. § 8). Mahkemece imza incelemesinden hareketle evliliğin her iki tarafın da huzurunda yapılmadığına kanaat getirilmiş ve yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiştir. Bu anlamda dosya kapsamında yer alan delillerden bilirkişi raporuna üstünlük tanındığı ve sadece bu delile dayanılarak karar verildiği görülmüştür. Ancak yukarıda ifade edildiği üzere kurucu unsurunun tarafların iradelerini resmî memur huzurunda sözlü olarak açıklamaları olan evliliğin geçerli bir şekilde kurulduğu iddiasının tek ispat vasıtası imza olmamasına rağmen Mahkemece diğer delillerin tartışılmadığı, ileri sürülen diğer belgeler ve tanık beyanlarına neden itibar edilmediği hususlarına karar gerekçesinde yer verilmediği anlaşılmıştır.

58. Neticede sonuçları bu denli ağır olan evliliğin yokluğu hususunda yürütülecek bir yargılamanın devletin aile birliğinin devamını sağlamaya yönelik pozitif yükümlülükleri kapsamında ayrıca bir özen ve titizlik gerektirdiği açıktır. Bu kapsamda taraflara iddia, savunma ve delillerini ileri sürebilecekleri hukuki mekanizma sağlamak gerekli ancak tek başına yeterli değildir. Bununla birlikte yargı makamlarının kararlarında delilleri yeterince tartışması, hangi delile neden itibar edilmediğini açıklaması, vardığı sonucu ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya koyması gerekir. Somut olayda ise yargı makamlarının kararları incelendiğinde anılan özen yükümlülüğünün yerine getirildiğinden söz edilemez. Dolayısıyla aile hayatına saygı hakkının korunmasına ilişkin pozitif yükümlülükler gereği gibi yerine getirilememiştir…” gerekçesiyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ve bu nedenle dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.

Kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK

Web sitemiz’de çerezler kullanıyoruz. Bu, web sitemizi kullandığınız sürece çerez politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelir.