Nafaka, Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş olup, birden fazla türü bulunan ve mahkeme kararı gereği yapılan bir yardım ödemesidir. Nafaka türleri, ödenen kişiye ve yargılama sürecine göre farklılık göstermektedir.
İştirak Nafakası: Türk Medeni Kanunu md. 182 gereğince, velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocuğun eğitimi, bakımı ve ihtiyaçlarının karşılanması için velayet hakkı kendisine bırakılan eşe yaptığı ekonomik bir bakım yardımıdır. İştirak nafakası kural olarak çocuk ergin oluncaya kadar devam eder. Nafaka artırım davası ile ilgili yazımızı incelemek isterseniz; nafaka artırım davası tıklayabilirsiniz.
Yardım Nafakası: Türk Medeni Kanunu md. 328 ve 364 gereğince, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. (Yargıtay HGK 2013/3-1627 E., 2015/1020 K.) Örneğin çocuğun ergin olmasından sonra iştirak nafakası kendiliğinden sona erer ancak çocuk eğitim hayatına devam ediyor ise, yardım nafakası ödenmesini talep edebilir. Babanın sosyal durumu bakımından çocuğun okutulmasının gerekmesi halinde iştirak nafakasının çocuğun erginleşmesinden sonra da ( okumaya devamı sebebiyle ) ödenmesi, Medeni Kanunun hükümlerindendir. Zira, evlilik birliğinin boşanma ile ortadan kalkmış olması, ana ve babanın çocuğa karşı olan borçlarında bir değişiklik meydana getirmez. Diğer deyimle, ana ve babanın beraber yaşaması halinde nasıl her ikisi beraberce çaba göstererek çocuğu sosyal durumlarına göre okutmakla ödevli idiyseler, boşanmadan sonra dahi bu ödevleri sona ermez.
Tedbir Nafakası: Dayanağını Türk Medeni Kanunu md. 169 hükmünden alan tedbir nafakası, açılan ayrılık veya boşanma davasının devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici bir önlem niteliği taşır. Tedbir nafakası yalnız eş için değil, dava süresince müşterek çocuk için de talep edilebilir.
Yoksulluk Nafakası: Türk Medeni Kanunu md. 175 hükmüne göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka ödeyecek kişinin boşanmada kusurunun olup olmaması önem arz etmemektedir. Ancak lehine nafakaya hükmedilecek tarafın boşanmada diğer taraftan daha ağır kusurlu olmaması gerekir. Örneğin, zina sebebine dayanan bir boşanma davasında sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan tarafın, diğer taraftan yoksulluk nafakası alabilmesi mümkün değildir.
Belirtmek gerekir ki, yoksulluk nafakası sadece kadının talep edebileceği bir nafaka türü değil, mali gücü kadından daha düşük olan erkek tarafından da talep edilmesinde yasal bir engel yoktur. Ancak ülkemizin genel toplumsal ve ahlaki yapısında kadının yoksulluk nafakası talebinin daha yaygın olduğunu görmekteyiz. Nafakanın, her halükarda süresiz olması sıklıkla eleştirilen bir husus olmasına karşın, mevcut yasal düzenlemede nafaka süresine ilişkin yapılmış yeni bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak belli durumlarda yoksulluk nafakasının kaldırılması hakimden istenebilir.
Nafaka türlerine genel olarak değindikten sonra, nafaka talepli davalarda verilen hükmün etkisine değinmekte yarar var. Nafaka ödenmesi, nafaka miktarının değiştirilmesi veya kaldırılması kararlarının hangi tarihten itibaren geçerli olduğu konusunda Yargıtay’ın yakın zamanda vermiş olduğu kanun yararına bozma kararı yol gösterici niteliktedir.
Karara konu davada, davacı baba, yardım nafakası verdiği ergin çocuğunun eğitim hayatının sona erdiği ve çocuğun çalışmaya başladığından bahisle eğitiminin sona erdiği tarihten itibaren, aksi halde dava tarihinden itibaren nafakanın kaldırılmasını talep etmiştir.
Salihli 1. Aile Mahkemesi, davanın kabulü ile davalı çocuğa ödenen yardım nafakasının eğitim hayatının sona erdiği tarihten itibaren kaldırılmasına kesin olarak karar vermiştir. Kesin olarak verilen mahkeme kararı ile birlikte nafaka yükümlüsü baba, dava tarihinden çocuğun eğitim hayatının bittiği tarihe kadar ödemiş olduğu geçmişe dönük nafakaların da iadesini çocuktan talep edebilir hale gelmiştir.
Davalı çocuğun karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurması ile birlikte dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/9912 E., 2024/339 sayılı kararında, nafakaya ilişkin açılan davanın dava tarihinden itibaren hüküm ifade ettiğine ilişkin yol gösterici nitelikte tespitlere yer vermiştir. Karar metni aşağıdadır.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2023/9912
Karar Numarası: 2024/339
Özeti: Dava, yardım nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir. Nafaka davaları basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulünde yapılan ilk duruşmada dava hakkında hüküm verilmeyen durumlarda, mahkeme tahkikata başlar ve tahkikat duruşması İçin tarafları duruşmaya davet eder. Hukuk Muhakemeleri Kanunun ilgili maddesi uyarınca, basit yargılama usulünde ön inceleme aşaması bulunmakla birlikte ön inceleme için ayrı, tahkikat için ayrı duruşma günleri belirlemek yerine ön inceleme aşamasından sonra aynı duruşmada tahkikat aşamasına geçilmesinin mümkün olduğu ve davalının cevap dilekçesi ile davaya son veren bir taraf işlemi olan davayı kabul ettiğine yönelik beyanı da nazara alındığında, mahkemece ayrı bir tahkikat günü belirlenerek yargılamaya devam edilmesi doğru görülmemiştir. Nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, yardım nafakasının kaldırılmasına dava tarihinden itibaren hükmetmek gerekir.
Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen yardım nafakasının kaldırılması davasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının yardım nafakası aldığını ancak eğitim hayatının sona erdiğini ve çalışmaya başladığını belirterek icra dosyasında nafakanın kaldırılmasının istendiği 18.11.2022 tarihinden aksi halde dava tarihinden itibaren yardım nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
II.CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde dava tarihi itibariyle nafakanın kaldırılması yönünden davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kabulü ile davalı için hükmedilen aylık 450,00 TL yardım nafakasının 18.11.2022 tarihinden itibaren kaldırılmasına (miktar itibariyle kesin olmak üzere) karar verilmiştir.
2.Davalı vekilinin kesin karara karşı yaptığı istinaf başvurusu İlk Derece Mahkemesinin 20,09.2023 tarihli ek kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 346 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca reddedilmiş, ek karara yönelik istinaf başvurusu ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 01.11.2023 tarihli, 2023/2683 Esas, 2023/2019 Karar sayılı karan ile esastan reddedilmiştir.
IV.KANUN YARARINA TEMYİZ
A.Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.
B.Temyiz Sebepleri
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü 06.12.2023 tarihli kanun yararına temyiz dilekçesinde; ön inceleme tutanağı imzalanmadan süresinde verilen cevap dilekçesinde davalı vekili tarafından dava kabul edildiği halde Mahkemece tahkikat aşamasına geçilerek yargılamaya devam edilmesi ve nafakanın kaldırılmasına dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararı kanun yararına temyizen incelenerek bozulmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davayı kabul beyanından sonra tahkikat aşamasına geçilip geçilmeyeceği, nafakanın kaldırılması davasında dava tarihinden önceki bir tarih için nafakanın kaldırılıp kaldıramayacağı, kanun yararına bozma koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2.İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.
2.Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlanın ortadan kaldırmaz.
3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 364 üncü maddesi, 6100 sayılı Kanunun 316 ncı, 318 inci, 320 ve 321 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1. Nafaka davaları basit yargılama usulüne tabidir. (6100 sayılı Kanun 316 ncı madde) Basit yargılama usulünde yapılan ilk duruşmada dava hakkında hüküm verilmeyen durumlarda, mahkeme tahkikata başlar ve tahkikat duruşması İçin tarafları duruşmaya davet eder. 6100 sayılı Kanunun 320. maddesi uyarınca, basit yargılama usulünde ön inceleme aşaması bulunmakla birlikte ön inceleme için ayrı, tahkikat için ayrı duruşma günleri belirlemek yerine ön inceleme aşamasından sonra aynı duruşmada tahkikat aşamasına geçilmesinin mümkün olduğu ve özellikle somut olayda davalının cevap dilekçesi ile davaya son veren bir taraf işlemi olan davayı kabul ettiğine yönelik beyanı da nazara alındığında, mahkemece ayrı bir tahkikat günü belirlenerek yargılamaya devam edilmesi doğru görülmemiştir.
2. Nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder (28.11.1956 tarihli ve 15 Esas, 15 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı). Buna göre, yardım nafakasının kaldırılmasına dava tarihinden itibaren hükmetmek gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanım yararına temyiz isteminin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK