Adalet Mülkün Temelidir. Adaletsiz Güç Zalim, Güçsüz Adalet Acizdir. Adaletin Işığında, Hukukun Güvencesiyle! Avukatlar Tarih Boyu Köle Kullanmadılar, Ama Efendileri de Olmadı. Gerçekçi ol, imkansızı iste! İyi Olmak Kolaydır, Zor Olan Adil Olmaktır. Mutlak Hak, Mutlak Haksızlıktır.

TEHDİT SUÇU NEDİR?

Eskişehir ceza avukatı tehdit suçu

Tehdit Suçu Nedir?

Tehdit suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Özel Hükümler başlıklı ikinci kitabının Kişilere Karşı Suçlar başlıklı ikinci kısmında Yedinci Bölüm Hürriyete Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen md. 106 hükmünde öngörülmüştür.

Madde Metni

Tehdit

“Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle:12/5/2022-7406/6 md.) Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Tehdidin;

a) Silahla,

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.”

Tehdit Suçu Madde Gerekçesi

Tehdit suçunun madde gerekçesi şu şekildedir;

“Maddeyle, “tehdit” bizatihi suç hâline getirilmiş bulunmaktadır. Bilindiği üzere tehdit diğer bazı suçlarda ayrıca unsur olarak öngörülmüştür. Burada tehdidin koruduğu hukukî değer, kişilerin huzur ve sükunudur; böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi engellenmektedir. Bu nedenle, söz konusu madde ile insanın kendisine özgü sulh ve sükununa karşı işlenen saldırılar cezalandırılmış olmaktadır. Fakat, tehdidin bu maddeyle korumak istediği esas değer, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetidir.
Tehdit, çoğu zaman başka bir suçun unsurunu oluşturmaktadır. Ancak, bu suç tanımında, tehdidin kendisi bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu bakımdan tehdit suçu, genel ve tamamlayıcı bir suçtur.
Tehdit hâlinde, gerçekleşmesi failin isteğinin yerine getirilmemesi kaydına bağlı bir tecavüz, kötülük mağdura bildirilmektedir. Tehdidin konusunu, kişinin hayatının veya vücut bütünlüğünün tehlikeye maruz bırakılacağının, suç teşkil eden belli bir fiilin işleneceğinin, genel olarak kuvvet kullanılacağının veya herhangi bir kötülüğün, haksızlığın gerçekleştirileceğinin bildirilmesi oluşturmaktadır.
Tehdidin özelliği, kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin, tehdit edenin iradesine bağlı olmasıdır. Tehdit konusu kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmemesi, gerçekten veya en azından görünüş itibarıyla failin takdirine bağlıdır. Fakat bu, kötülüğün mutlaka tehdit eden tarafından gerçekleştirileceği anlamına gelmez; bir üçüncü kişi vasıtasıyla bu kötülüğün gerçekleştirileceğinin bildirilmesi ile de, tehditte bulunulabilir.
Suçun oluşması bakımından tehdit konusu kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmemesi, önemli değildir. Tehdidin objektif olarak ciddî bir mahiyet arzetmesi gerekir. Yani, istenilenin yerine getirilmemesi hâlinde tehdit konusu kötülüğün gerçekleşeceği ihtimali objektif olarak mevcut olmalıdır. Sarfedilen sözler, gerçekleştirilen davranış muhatap alınan kişi üzerinde ciddî bir korku yaratma açısından sonuç almaya elverişli, yeterli ve uygun değilse, tehdidin oluştuğu ileri sürülemez. Failin söz ve davranışlarının muhatabı üzerinde ciddî şekilde korku ve endişe yaratacak uygunluk ve yeterlilik içerip içermediğinin her somut olayda araştırılması gerekir. Objektif olarak ciddî bir mahiyet arzeden tehdidin somut olayda muhatabı üzerinde etkili olması şart değildir. Kişi, fail, objektif olarak ciddî bir mahiyet arzeden söz ve davranışlarla mağduru tehdit etmek istemiş olmasına rağmen; mağdur, bu söz ve davranışları ciddiye almamış olabilir. Bu durumda tehdit yine gerçekleşmiştir. Tehdidin gerçekleşip gerçekleşmemesi, muhatabı üzerinde etkili olup olmamasına bağlı tutulmamalıdır. Failin de kendisinin tehdit konusu tecavüzü gerçekleştirebilecek imkân ve iktidara sahip olduğu kanaatini karşı tarafta uyandırdığını bilmesi gerekir. Mağdurda bu kanaat uyandırıldıktan sonra, failin tehdit konusu tecavüzü gerçekleştirebilecek imkan ve iktidara gerçekte sahip olmamasının bir önemi yoktur. Mağdur tehdit konusu tecavüzün ciddî olduğuna hile kullanılmak suretiyle inandırılmış olabilir. Fakat, batıl inançlara dayanılarak bir kötülüğe maruz bırakılabileceği beyanıyla, bir kimse tehdit edilmiş olmaz.
Tehdit konusu kötülük, mağdura değil de, bir üçüncü şahsa yönelik olabilir. Ancak, bu durumda mağdur ile üçüncü kişi arasında belli bir akrabalık, yakınlık ilişkisi mevcut olmalıdır.
Tehdit hâlinde kişi, tehdit konusu tecavüzün ileride vuku bulacağı beyanıyla korkutularak, belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır, mecbur edilmektedir.
Maddenin birinci fıkrasında yapılan tanımda, tehdidin yöneldiği hukukî değere göre bir ayırım yapılmıştır. Buna göre, tehdidin, mağdurun kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle yapılması, söz konusu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Buna karşılık, tehdidin, mağduru malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle yapılması ise, suçun temel şekline göre daha az cezayı gerektirmektedir. Ayrıca, bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, mağdurun şikâyetine bağlı kılınmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında tehdidin daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri gösterilmiştir. Bu hâller, tehdidin kapsadığı korkutma gücünün ciddîliği ve yoğunluğu hususunda mağdurda ciddî kaygılar meydana getirmeye elverişli durumlardır. Tehdit silâhla icra olunursa bunun ciddîliği hususunda bir korkunun meydana gelmesi çok daha kolay olur. Aynı suretle kendisini tanınmayacak bir hâle getiren kişinin veya bir kaç kişinin birlikte olarak tehdit icra etmeleri hâlinde meydana gelen korku çok yoğun olur.
İmzasız bir mektup veya özel işaretler kullanarak bir kişinin tehdit edilmesi hâlinde de meydana gelen korku bakımından bir duraksama meydana gelmez. Söz gelimi bir kimseye gönderilmiş olan imzasız mektup kişinin kendisini savunma olanağını gidereceğinden ağır tehdidi oluşturacaktır. Yine bir kimseye karşı gönderilmiş olan mektuplarda ucundan kan damlayan bıçak resimlerinin yapılması yani böylece özel işaret kullanılması korkuyu yoğunlaştırabilir.
Gizli veya açık, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları tehdit gücünün de, kişileri paniğe kapılacak surette korkutabilmesi dolayısıyla, suçun nitelikli hâli olarak sayılması uygun görülmüştür.
Maddenin üçüncü fıkrasında, tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya mala zarar verme suçunun işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı cezaya hükmedileceği belirtilmiştir. Kişi tehdidinin ciddiliğini vurgulamak için, bir başkasını öldürmüş veya yaralamış ya da malına zarar vermiş olabilir. Bu gibi durumlarda gerçek içtima hükümleri uygulanarak ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmedilmelidir.”
Eskişehir ceza avukatı tehdit suçu

Tehdit Suçu Unsurları

1-Maddi Unsurları

a- Fail ve Mağdur

Tehdit suçu özgü suç değildir, yani suçun faili herkes olabilir.

Türk Ceza Kanunun md. 106/1 fıkrasının birinci cümlesinde öngörülen tehdit suçunun mağduru da herkes olabilir. Maddeye 2022 yılında eklenen ek cümle ile tehdit suçunun kadına işlenmesi, suçun cezayı artıran nitelikli hali olarak öngörülmüştür.

Tehdidin muhatabının belirlenemediği durumlarda suç oluşmaz. Örneğin bir meslek grubuna karşı genel olarak söylenen tehdidin belli kişilerle bağdaştırılamaması ve sınırlandırılamaması durumunda tehdit eden kişi suç işlemiş olmayacaktır.

Tehdit suçunda amaç, karşı tarafın huzur ve sükununu bozmak olduğundan, tehdidin muhatabı bunu algılayabilecek irade yeteneğine sahip değilse, yine tehdit suçu oluşmayacaktır. Örneğin akıl sağlığı yerinde olmayan ve ölüm hakkında bilgisi olmayan birine karşı “Bak seni öldürürüm” gibi bir ifadede bulunulması, tehdit suçunu oluşturmaz.

NOT: Kişinin hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunmasının amacı, halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak ise, tehdit suçu değil; halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu oluşacaktır. Bu suç, tehdit suçunun özel saikle işlenen hali olup, Türk Ceza Kanununda ayrı bir suç olarak öngörülmüştür.

b- Suçun Konusu

Suç ile korunan hukuki değer, kişinin huzur ve sükununun korunmasıdır. Bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişinin huzur ve sükununu bozmaya yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tehdit olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir.

c- Fiil

Tehdit suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu md. 106 hükmüne göre suça konu fiil; bir kimseyi haksız bir saldırıya uğrayacağı konusunda tehdit etmektir. Dolayısıyla fiilin suç oluşturabilmesi için tehdit konusu saldırının;

  • Kendisinin veya yakınının hayatına,
  • Vücut veya cinsel dokunulmazlığına,
  • Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağına veya sair bir kötülük edeceğine yönelik olması gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki, tehdit konusunun kişinin malvarlığına veya sair bir kötülüğe dayanması, suçun cezayı azaltan nitelikli halini oluşturmaktadır.

Yukarıda belirtilen hareketlerin suç oluşturması için mutlaka geleceğe yönelik haksız bir zarara ilişkin olması gerekir. Yoksa tehdidin geçmişe yönelik olarak veya hakkı olan bir şeyin yapılacağına ilişkin söylenmesi tehdit suçunu oluşturmaz. Örneğin, “Nafaka ödemezsen hakkında icra takibi başlatırım” veya “İşten çıkarılsaydım seni gebertirdim” gibi sözler tehdit suçunu oluşturmaz.

Eskişehir ceza avukatı tehdit suçu

Tehdit suçu, niteliği itibariyle sırf hareket suçudur. Dolayısıyla suçun oluşabilmesi için tehdit edilen şeyin gerçekleşip gerçekleşmemesi önemli değildir. Tehdit fiilinin tamamlanması ile suç oluşur. Tehdit fiilinin suç oluşturması için objektif olarak karşı tarafta korku uyandırmaya müsait, ciddi nitelikte olması gerekir.

Tehdit konusu zarar, maddi veya manevi olabilir. Ayrıca tehdidin illa sözle yapılması gerekmez. Yazı ile veya özel işaret yolu ile de tehdit suçu işlenebilmesi mümkündür.

2- Hukuka Aykırılık Unsuru

Tehdit suçunda hukuka aykırılık unsuru, failin karşı tarafa haksız bir zarar verileceği kanaati uyandırmasıdır. Yukarıda bahsedildiği üzere tehdidin konusu bir hakkın kullanılması kapsamında ise, örneğin nafakayı ödemezsen hakkında icra takibi başlatırım gibi, fiilin hukuka aykırılık unsuru ortadan kalkacak ve suç oluşmayacaktır.

Türk Ceza Kanununda öngörülen hukuka aykırılığı ortadan kaldıran genel nedenler bu suç bakımından da geçerlidir. Örneğin, meşru savunma, zorunluluk hali gibi.

3- Tehdit Suçu Manevi Unsuru

Tehdit suçunda manevi unsur kasttır. Madde metninden anlaşılacağı üzere suçun işlenmesinde özel kast aranmamıştır. Buna göre suçun oluşabilmesi için failin, mağdurda ona karşı tehdidini gerçekleştirebilme beceri ve yeteneğine sahip olduğunu inandırma ve onu bu yolla huzursuz etme kastının bulunması gerekmektedir. Son olarak kanunda düzenlenmemiş olması nedeniyle bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Eskişehir ceza avukatı tehdit suçu

Tehdit Suçu Nitelikli Hali

1- Cezanın Artırılmasını Gerektiren Nitelikli Hal

Türk Ceza Kanunu md. 106/2 hükmünde tehdit suçunun cezayı artıran nitelikli hallerine yer verilmiştir. Buna göre suçun;

  • Silahla,
  • Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
  • Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  • Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

işlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

  • Tehdit suçunun kadına karşı işlenmesi halinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz.

2- Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Nitelikli Hal

Yukarıda değinildiği üzere tehdit suçunun;

  • Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle işlenmesi halinde, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Tehdit Suçu Teşebbüs

Tehdit, Türk Ceza Kanunu md. 106 hükmünde sırf hareket suçu olarak düzenlenmiştir. Sözlü olarak işlenen tehdit suçunda teşebbüs mümkün değildir. Ancak yazılı veya internet yolu ile işlenen tehdit suçunda olayın niteliğine göre suça teşebbüs mümkündür. Suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde Türk Ceza Kanunu md. 35 uyarınca verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir. İndirim oranını hakim takdir edecektir.

İçtima

Tehdit suçuna ilişkin olarak TCK md. 106/3 hükmü ile özel içtima kuralı öngörülmüştür. Buna göre tehdit amacıyla;

  • Kasten öldürme,
  • Kasten yaralama,
  • Malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.

Dolayısıyla bu suçların tehdit amacıyla işlenmesi halinde gerçek içtima yapılarak hem tehdit suçundan, hem de bu suçlardan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunacaktır.

Soruşturma-Kovuşturma ve Uzlaştırma

Tehdit suçu, kural olarak soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi suçlardan değildir. Ancak malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi kılınmıştır. Bu durumda mağdurun fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden itibaren 6 ay içinde şikayette bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde fail hakkında soruşturma/kovuşturma yapılamaz. 

Tehdit suçu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu md. 253/1-b hükmü uyarınca uzlaşmaya tabi suçlardandır.

Tehdit Suçu Zamanaşımı

Zamanaşımı, Türk Ceza Kanunun 66. maddesinde öngörülmüştür. Buna göre, tehdit suçunda ceza üst sınırının 5 yıldan az olması sebebiyle dava zamanaşımı 8 yıldır. Ceza zamanaşımı ise 10 yıldır.

TEHDİT SUÇU EMSAL KARARLAR

Eskişehir ceza avukatı tehdit suçu
  • YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2023/6175

Karar Numarası: 2024/5752

“Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

I-Sanık Hakkında Hakaret Suçundan Kurulan Hükme Yönelen Temyiz İtirazlarının İncelenmesinde;

14.04.2011 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen ek 2. madde uyarınca doğrudan verilen 3.000,00 TL’ye kadar olan adli para cezalarından ibaret mahkûmiyet hükümleri kesin olup, sanık hakkında hakaret suçundan dolayı tayin edilen adli para cezasına ilişkin hükmün, cezanın türü ve miktarı itibariyle temyizi mümkün bulunmadığından, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 317. maddesi gereğince sanığın temyiz itirazlarının tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,

II-Sanığın Tehdit Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İtirazlarının İncelenmesinde;

Sanığa yüklenen ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106/2-a maddesine uyan tehdit suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Yasa’nın 66/1-e ve 67/2-a maddelerinde öngörülen 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu anlaşıldığından sanık hakkında mahkûmiyet kararının verildiği 26.04.2016 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı Kanun’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”


  • YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2023/7235

Karar Numarası: 2024/6320

“Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Kuşadası 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.05.2016 tarihli ve 2015/428 Esas, 2016/303 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında tehdit suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106/1-1 maddesi uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın ertelenmesine, hakaret suçundan ise 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın ertelenmesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık Müdafiinin Temyiz Sebebi

A. Tanıkların usule aykırı olarak dinlendiğine,

B. Tanık beyanları arasında çelişki bulunduğuna,

C. Vesaire,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Sanık hakkında, katılana hitaben “O.ospu, fahişe, şerefsiz, apartmandan çıkarsan kolunu kırarım, merdivende seni yakalayacağım, orada sıkıştıracağım, sıkıyorsa çocuklarını bahçeye çıkar” demek suretiyle tehdit ve hakaret suçlarını işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında, sanık savunması, katılanın ifadesi ve tanık beyanlarından, sanığın üzerine atılı suçları işlediği kabul edilerek mahkûmiyet hükümleri kurulmuştur.

IV. GEREKÇE

6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen tehdit suçu uzlaştırma kapsamına alınmış, yine sanığa isnat edilen 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen hakaret suçu yönünden ise, uzlaşma önerisinin yapıldığı tarihte 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında engel bulunduğu gözetilerek, yeni düzenleme karşısında bu suç yönünden de uzlaşma önerisinde bulunulması gerektiği anlaşılmakla, 5237 sayılı Kanun’un 2 ve 7 nci maddeleri de gözetilip, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, diğer yönleri incelenmeyen Kuşadası 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.05.2016 tarihli ve 2015/428 Esas, 2016/303 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

20.05.2024 tarihinde karar verildi.”


  • YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/10424

Karar Numarası: 2024/7097

“5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 288. maddesinin ”Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.”, aynı Kanunun 294. maddesinin ”Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.” ve aynı Kanunun 301. maddesinin ”Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.” şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanık müdafiinin temyiz isteminin bu kapsamda olduğu belirlenerek yapılan incelemede;

I.HUKUKİ SÜREÇ

1.İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/253 Esas, 2020/50 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli hırsızlık suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir.

2.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 20.05.2021 tarihli ve 2021/1385 Esas, 2021/1863 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

3.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bozma görüşünü içeren tebliğname düzenlenmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi

Suçu işleyenin sanık olmadığına,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

1.İlk Derece Mahkemesince, “Haseki … Mahallesi … Sokak No: 1 Daire: 1 sayılı konutta mağdurlar … ve …’nun birlikte ikamet ettikleri, diğer müştekiler … ve …’in de misafir olarak konutta bulundukları, suç tarihi olan 19.06.2016 günü saat 06.30 sıralarında müştekilerin uyuduğu sırada; mağdur …’ya ait MSİ marka dizüstü bilgisayar, Samsung S3 marka cep telefonu ve cüzdanın, mağdur …’e ait swatch marka kol saati ve içerisinde 210,00 TL para bulunan cüzdanı, mağdur …’e ait Iphone 6 marka cep telefonu, nüfus cüzdanı, para cüzdanı, 70,00 TL para, para ve banka kartlarını alarak olay mahallinden uzaklaştıkları, bu sırada mağdur …’nun uyanıp eve baktığı sırada eşyalarının binanın merdivenlerine saçılmış halde olduğunu görmesi üzerine evde bulunan diğer mağdurları da uyandırdığı ve evde bulunan mağdur …’nın dışarı çıkarak eve giren şahıs/şahıslara bakmaya başladığı ve 5 metre ileride elinde laptop çantası ile sanığı ve beraberindeki şahsı gördüğü, olay yerinden uzaklaşmak istedikleri sırada mağdur …’nın sanık …’ın elindeki laptop çantasına bakmak isrediği, bunun üzerine sanık … ‘ın mağdura bıçak doğrultarak “Sen bana hırsız mı diyorsun” dediği ve mağdur …’in korkarak geri çekilmesi üzerine sanık … beraberindeki şahsın taksi ile olay yerinden ayrıldıkları, mağdur …’in bir başka taksiyle sanığın bindiği taksiyi takip ettiği, sanığın Aksaray semtinde taksiden elinde laptop çantasıyla indiği ve yolun ortasında durarak kendisini takip eden mağdur …’i korkutmak amacıyla bıçak gösterdiği, mağdur …’in olay nedeniyle ihbarda bulunduğu ve kolluk görevlilerince gerekli tahkikatlar sonucunda sanık …’ın yakalandığı” şeklinde eylemin gerçekleştiğinin kabul edildiği anlaşılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

Bölge Adliye Mahkemesince, “… İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/227 Esas, 2018/626 Karar sayılı ilamı ile sanığın hırsızlık suçundan neticeten 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık müdafi tarafından istinaf edilmesi sonucu Dairemizin 11.04.2019 tarih ve 2018/3704 Esas ve 2019/884 Karar sayılı ilamı ile eylemin yağma suçunu oluşturma ihtimaline binaen yargılama yapma görevinin Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle bozulduğu, bozma ilamı sonrası yeniden yapılan yargılama neticesinde verilecek hükümde CMK’nun 283/1. maddesi gözetilerek önceki cezadan daha fazla cezaya hükmolunamayacağı hususu gözetilmeksizin sanığın yağma suçundan 11 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, bu aykırılık yeniden duruşma yapılmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan,

Hükmün 1-A bendinin sonuna;

“Sanığın cezasının CMK’nun 283/1. maddesi gereğince 6 YIL 3 AY HAPİS CEZASI ÜZERİNDEN İNFAZINA” fıkrası eklenerek,

Düzeltilmek suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükme olarak ilişkin istinaf başvurusunda bulunan sanık … müdafinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, CMK’nun 280/1-c maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Sanığın beyanında geçen … hakkında yağma suçundan zamanaşımı süresi içerisinde işlem yapılması olanaklı görülmüştür.

Yağma suçunu düzenleyen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) madde 148 – “(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının …. tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi,…cezalandırılır…” şeklindedir. Madde gerekçesinde de “…Yağma suçunun tamamlanabilmesi için, kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya malın alınmasına karşı koymamalıdır. Bu bakımdan, kullanılan cebir veya tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir…” şeklinde dahada açıklık getirmiştir. Malı almak için cebir veya tehdit kullanılmalı ve bunun etkisiyle mağdurun malı vermesi gerekir. Bunun doğal sonucu olarak mağdurun malın alındığını görmesi veya en azından sanığın mallarını almak istediğini anlaması veya bilmesi gerekir.

Yağmada amaç malın alınmasıdır. Bu amaca ulaşmak için araç hareketler ise cebir veya tehdit uygulanmasıdır. Failin mağdura yönelttiği cebir veya tehdidi, kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya zorlamak amacıyla gerçekleştirmiş olması gerekir. Aralarında amaçsal ilişki vardır. Cebir veya tehdit ile malın alınması veya verilmesi arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. (Benzer görüşler için bkz. Gökçen … vd mal varlığına karşı suçlar Adalet Ankara 2018 age s. 74, Özgenç İzzet türk Ceza Hukuku Genel Hükümler 17. baskı Seçkin Ankara 2021 ağe. s 168 vd, …/…/Önok age s. 704, Koca/Üzülmez TCK Genel Hükümler seçkin 9. Baskı age s. 583)

Cebir veya tehdit kullanılması malın alınmasında araç olarak kullanılması yağma suçunun ayırıcı unsurudur. Dolayısıyla iki hareket arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Yani malın alınması kullanılan cebir veya tehdidin sonucu olmalıdır. kullanılan cebir veya tehdit mağduru malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur kılacak düzeyde olmalıdır. Teslim mecburiyeti yaratmayan cebir veya tehdit suçun oluşumu bakımından yeterli değildir. Kullanılan zor ile malın alınması arasında nedensellik ilişkisi yoksa (sebep-sonuç) fail yağma suçundan cezalandırılmaz. (benzer görüşler için bkz. Özbek, /Doğan/Bacaksız/Tepe, Türk Ceza Hukuku özel hükümler 13. bası Ankara age 657, Gökçek vd age s.88)

Yağma suçunun oluşabilmesi için, baştan beri yağma amacıyla hareket eden failin, eylemin başında veya ortasında cebir veya tehdit kullanmasının bir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan cebir veya tehdidi kullanmasıdır.

Yağmanın iki seçimlik hareketinden birisi olan cebir malın alınmasına yönelik olarak yapılması gerekir. Diğer suçlardan ayıran özelliklerinden birisi de budur. Cebir malı almaya yönelik değil de başka bir amaçla yapılıyorsa … yağma suçunu oluşturmaz. Mesela konut veya işyerine girmek isteyen birine karşı konulması halinde mağdura yönelen cebir eylemi yağmaya dönüştürmez. Nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal suçu oluşur. Bunun gibi bir mal almaya yönelik olmayan cebir eylemi yağmaya dönüştürmeyecektir. Mesela cinsel istismara karşı koyan mağdura uygulanan cebir de olduğu gibi. Bu gibi durumlarda yağma değil cebren cinsel saldırı suçları oluşacaktır. (Benzer görüşler için bkz. Artuç mal varlığına karşı suçlar adalet 2011 age s.231, Gökcan/Artuç age s.5348)

Doğrudan malı almaya yönelik olmayan zor eylemi yağmaya dönüştürmez. Mesela başka nedenle kavga ettikten sonra giderken mağdurun mallarının alınması halinde yağma değil gerçek içtima kuralları uygulanmalıdır. Cebir veya tehdidin cezasına ilave olarak hırsızlıktan ceza verilmelidir. Ancak bura da dikkat edilmesi gereken husus mağdurun malın alındığını görmemesi gerekir. Eğer mağdur malın alındığını gördü ama az önce uğradığı saldırının etkisi ve korkusu ile kendisini savunamayacak durumda, direnci kırılmış olduğu için müdahale edemeyecek durumda ise artık yağma oluşacaktır.

Yağma suçunun oluşabilmesi için, baştan beri yağma amacıyla hareket eden failin, eylemin başında veya ortasında cebir veya tehdit kullanmasının bir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan cebir veya tehdidi kullanmasıdır ve bu cebrin mal alma tamamlanmadan önce yapılması, malın bu cebir veya tehdidin etkisiyle alınmış olmasıdır.

Kişinin kastı iç dünyasında meydana geldiğinden niyet okuyuculuk yapılamayacağından kastını tespit için dış dünyaya yansıyan, olay öncesi olay sırasında ve olay sonrasında gerçekleşen söz, davranış ve hareketlerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Tüm hususlar birlikte değerlendirilerek eylemin başlangıçtan itibaren malı almak amacıyla gerçekleştirildiği anlaşılıyorsa mağdurun malın alındığını görmesine bile gerek olmadan eylemi yağma olarak kabul etmek gerekir. Ancak … başlangıçta malı almak için değilde başka bir nedenle başlamış ve mağdur cebir veya tehdide maruz kalmış direnci kırılmış ise bu takdirde malın alındığını görmesi en azından malın alınacağını bilmesi gerekir ki az önce uğradığı cebir veya tehdidin etkisiyle karşı koyamamış olsun ve yağma suçu yasal unsurları itibariyle oluşsun. Aksi takdirde cebir veya tehdidin etkisiyle malın tesliminden bahsedilemeyecektir.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

Ancak,

Sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanunun 142/2-h maddesinde tanımlanan hırsızlık ve aynı Kanun’un 106/2-a-c maddesinde tanımlanan tehdit suçlarını oluşturduğu gözetilmeden suçlara yanlış vasıf verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 20.05.2021 tarihli ve 2021/1385 E, 2021/1863 K. sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri yerinde görüldüğünden hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, ceza miktarı bakımından 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının korunmasına,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

04.06.2024 tarihinde karar verildi.”


  • YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2024/2357

Karar Numarası: 2024/6704

Tehdit suçundan sanık … hakkında basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle yapılan yargılama sonunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106/1-1.cümle, 62/1 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 251/3. maddeleri gereğince 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 5237 sayılı Kanun’un 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Gaziantep 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.07.2023 tarihli ve 2022/697 esas, 2023/363 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı’nın 11.03.2024 gün ve 94660652-105-27-739-2024-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.04.2024 gün ve 2024/31941 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,

MEZKUR İHBARNAMEDE;

Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 15.12.2017 tarihli ve 2017/19084 esas, 2017/28185 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, hüküm kurulurken uzlaştırma hükümlerine tabi olmayan suçtan beraat kararı verilmesi halinde, uzlaştırma kapsamında bulunan diğer suç yönünden dosyanın soruşturma bürosuna gönderilebileceği, bu durumun ise ihsası rey olarak nitelendirilmeyeceği nazara alındığında;

Dosya kapsamına göre, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 86/2, 86/3-a ve 106/1-1.cümle maddeleri uyarınca üstsoya karşı basit yaralama ve tehdit suçlarından kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde sanığın uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil eden üstsoya karşı basit yaralama suçundan beraatine, tehdit suçundan ise mahkûmiyetine hükmedildiği anlaşılmış ise de, sanık hakkında üstsoya karşı basit yaralama suçundan beraat kararı verilmesi sebebiyle, tehdit suçu yönünden uzlaştırmaya engel olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ”Uzlaşma” başlıklı 253/3. maddesinde yer alan “…Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemenin uygulama olanağının kalmadığı, bu hâli ile tehdit suçu yönünden 5271 sayılı Kanunu’nun 253 üncü maddesindeki esas ve usullere göre uzlaştırma işlemlerinin aynı Kanun’un 254 üncü maddesi uyarınca mahkemesince yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden KABULÜ ile, Gaziantep 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.07.2023 tarihli ve 2022/697 esas, 2023/363 sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin dördüncü fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”

ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK

ShentaWp Ayar

Web sitemiz’de çerezler kullanıyoruz. Bu, web sitemizi kullandığınız sürece çerez politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelir.