TEHDİT SUÇU

TEHDİT SUÇU NEDİR?

Tehdit suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Özel Hükümler başlıklı ikinci kitabının Kişilere Karşı Suçlar başlıklı ikinci kısmında yer alan Yedinci Bölüm Hürriyete Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen md. 106 hükmünde öngörülmüştür.

Madde Metni

Tehdit

“Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle:12/5/2022-7406/6 md.) Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.”

Tehdit Suçu Madde Gerekçesi

Tehdit suçunun madde gerekçesi şu şekildedir;

“MADDE 106.– Maddeyle, “tehdit” bizatihi suç hâline getirilmiş bulunmaktadır. Bilindiği üzere tehdit diğer bazı suçlarda ayrıca unsur olarak öngörülmüştür. Burada tehdidin koruduğu hukukî değer, kişilerin huzur ve sükunudur; böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi engellenmektedir. Bu nedenle, söz konusu madde ile insanın kendisine özgü sulh ve sükununa karşı işlenen saldırılar cezalandırılmış olmaktadır. Fakat, tehdidin bu maddeyle korumak istediği esas değer, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetidir.
Tehdit, çoğu zaman başka bir suçun unsurunu oluşturmaktadır. Ancak, bu suç tanımında, tehdidin kendisi bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu bakımdan tehdit suçu, genel ve tamamlayıcı bir suçtur.
Tehdit hâlinde, gerçekleşmesi failin isteğinin yerine getirilmemesi kaydına bağlı bir tecavüz, kötülük mağdura bildirilmektedir. Tehdidin konusunu, kişinin hayatının veya vücut bütünlüğünün tehlikeye maruz bırakılacağının, suç teşkil eden belli bir fiilin işleneceğinin, genel olarak kuvvet kullanılacağının veya herhangi bir kötülüğün, haksızlığın gerçekleştirileceğinin bildirilmesi oluşturmaktadır.
Tehdidin özelliği, kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin, tehdit edenin iradesine bağlı olmasıdır. Tehdit konusu kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmemesi, gerçekten veya en azından görünüş itibarıyla failin takdirine bağlıdır. Fakat bu, kötülüğün mutlaka tehdit eden tarafından gerçekleştirileceği anlamına gelmez; bir üçüncü kişi vasıtasıyla bu kötülüğün gerçekleştirileceğinin bildirilmesi ile de, tehditte bulunulabilir.
Suçun oluşması bakımından tehdit konusu kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmemesi, önemli değildir. Tehdidin objektif olarak ciddî bir mahiyet arzetmesi gerekir. Yani, istenilenin yerine getirilmemesi hâlinde tehdit konusu kötülüğün gerçekleşeceği ihtimali objektif olarak mevcut olmalıdır. Sarfedilen sözler, gerçekleştirilen davranış muhatap alınan kişi üzerinde ciddî bir korku yaratma açısından sonuç almaya elverişli, yeterli ve uygun değilse, tehdidin oluştuğu ileri sürülemez. Failin söz ve davranışlarının muhatabı üzerinde ciddî şekilde korku ve endişe yaratacak uygunluk ve yeterlilik içerip içermediğinin her somut olayda araştırılması gerekir. Objektif olarak ciddî bir mahiyet arzeden tehdidin somut olayda muhatabı üzerinde etkili olması şart değildir. Kişi, fail, objektif olarak ciddî bir mahiyet arzeden söz ve davranışlarla mağduru tehdit etmek istemiş olmasına rağmen; mağdur, bu söz ve davranışları ciddiye almamış olabilir. Bu durumda tehdit yine gerçekleşmiştir. Tehdidin gerçekleşip gerçekleşmemesi, muhatabı üzerinde etkili olup olmamasına bağlı tutulmamalıdır. Failin de kendisinin tehdit konusu tecavüzü gerçekleştirebilecek imkân ve iktidara sahip olduğu kanaatini karşı tarafta uyandırdığını bilmesi gerekir. Mağdurda bu kanaat uyandırıldıktan sonra, failin tehdit konusu tecavüzü gerçekleştirebilecek imkan ve iktidara gerçekte sahip olmamasının bir önemi yoktur. Mağdur tehdit konusu tecavüzün ciddî olduğuna hile kullanılmak suretiyle inandırılmış olabilir. Fakat, batıl inançlara dayanılarak bir kötülüğe maruz bırakılabileceği beyanıyla, bir kimse tehdit edilmiş olmaz.
Tehdit konusu kötülük, mağdura değil de, bir üçüncü şahsa yönelik olabilir. Ancak, bu durumda mağdur ile üçüncü kişi arasında belli bir akrabalık, yakınlık ilişkisi mevcut olmalıdır.
Tehdit hâlinde kişi, tehdit konusu tecavüzün ileride vuku bulacağı beyanıyla korkutularak, belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır, mecbur edilmektedir.
Maddenin birinci fıkrasında yapılan tanımda, tehdidin yöneldiği hukukî değere göre bir ayırım yapılmıştır. Buna göre, tehdidin, mağdurun kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle yapılması, söz konusu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Buna karşılık, tehdidin, mağduru malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle yapılması ise, suçun temel şekline göre daha az cezayı gerektirmektedir. Ayrıca, bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, mağdurun şikâyetine bağlı kılınmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında tehdidin daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri gösterilmiştir. Bu hâller, tehdidin kapsadığı korkutma gücünün ciddîliği ve yoğunluğu hususunda mağdurda ciddî kaygılar meydana getirmeye elverişli durumlardır. Tehdit silâhla icra olunursa bunun ciddîliği hususunda bir korkunun meydana gelmesi çok daha kolay olur. Aynı suretle kendisini tanınmayacak bir hâle getiren kişinin veya bir kaç kişinin birlikte olarak tehdit icra etmeleri hâlinde meydana gelen korku çok yoğun olur.
İmzasız bir mektup veya özel işaretler kullanarak bir kişinin tehdit edilmesi hâlinde de meydana gelen korku bakımından bir duraksama meydana gelmez. Söz gelimi bir kimseye gönderilmiş olan imzasız mektup kişinin kendisini savunma olanağını gidereceğinden ağır tehdidi oluşturacaktır. Yine bir kimseye karşı gönderilmiş olan mektuplarda ucundan kan damlayan bıçak resimlerinin yapılması yani böylece özel işaret kullanılması korkuyu yoğunlaştırabilir.
Gizli veya açık, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları tehdit gücünün de, kişileri paniğe kapılacak surette korkutabilmesi dolayısıyla, suçun nitelikli hâli olarak sayılması uygun görülmüştür.
Maddenin üçüncü fıkrasında, tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya mala zarar verme suçunun işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı cezaya hükmedileceği belirtilmiştir. Kişi tehdidinin ciddiliğini vurgulamak için, bir başkasını öldürmüş veya yaralamış ya da malına zarar vermiş olabilir. Bu gibi durumlarda gerçek içtima hükümleri uygulanarak ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmedilmelidir.”

Tehdit Suçu Emsal Kararlar

  • YARGITAY 4.CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2012/12811

Karar Numarası: 2013/27984

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Karar: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak,

Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.

Eskişehir ceza avukatı tehdit suçu

Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.

Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.

Bu açıklamalar doğrultusunda, irdelenen somut olayda; sanığın, alacaklı olduğu mağduru, cep telefonundan gönderdiği mesajda yer alan ulan bu parayı ayarla bana, ciğerini sökerim senin, sen savcıya verirsin ben döverim, sen yine ver ben yine döverim, böyle sürer taki parayı verinceye kadar, senin kafanı gözünü patlatmasını da bilirim sözleriyle tehdit ettiğinin kabulü karşısında, sanığın tehdit içeren mesajının mağdurda korku, kaygı yaratmadığı, tedirginlik yaşatmadığı şeklindeki kanuni ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi,

Sonuç: Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


  • YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2015/27203

Karar Numarası: 2020/757

“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-Tehdit suçunun nitelikli hali olan silahla tehdidin kabulü için, silahın, tehdit suçunda bizzat mağdura yönelik olarak görüp hissedilebileceği ve mağdurun üzerindeki etkisini artıracak biçimde teşhiri veya kullanılması gerekir. Mağdurun yokluğunda gerçekleştirilen tehdit eyleminin, silahla tehdit suçunu oluşturabilmesi bakımından, silahın, mağdurun evi, arabası gibi daimi kullanımında olan eşyalarında hasar, iz, emare gibi belirtiler oluşturacak ve bu suretle tehdidin mağdurun üzerinde meydana getirdiği korkunun etkisini artıracak tarzda kullanılması icap eder. Bu itibarla, mağdurun yokluğunda gerçekleşen tehdit eyleminde, salt silah teşhir edilmiş olması, suçun nitelikli halinin oluşumu için yeterli sayılamayacaktır.

Yargılamaya konu somut olayda, sanığın, katılan … ‘ın göndermiş olduğu mesajlardan dolayı katılanın evine gittiği, kapıyı katılanın babası olan …’ın açtığı, bu sırada katılanın annesi olan …’ın da olay yerinde olduğu, iletilmesi kastıyla …’a “…’ye söyle hareketlerine dikkat etsin, ona buna mesaj atıp benim üzerine salmasın” dediği, eline almış olduğu tabancayı da havada sallayarak ”bu işi bundan sonra bu temizler” diyerek katılan … ‘ı gıyapta tehdit ettiğinin anlaşılması karşısında; sanığın eylemin TCK’nın 106/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturacağı ve sadece katılan … ‘a yönelik olduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde TCK’nın 106/2,a,43/2. maddeleri uygulanarak fazla ceza tayini,

2-Bozma ilamına uyularak eylemin TCK’nın 106/1-1. maddesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğunun kabulü halinde ise; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Eskişehir ceza avukatı tehdit suçu

3-Sanık savunmasında, katılan … ‘ın kendisi ile ilgili küçük düşürücü mesajlar attığını iddia etmesi karşısında; olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek sonucuna göre sanık hakkında TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,

4-Emanete kayıtlı “Akrep 2004, Magnum” marka kuru sıkı tabancanın suçta kullanılmadığının iddia ve kabulü karşısında, iadesi yerinde müsaderesine karar verilmesi,

5-Anayasa Mahkemesi’nin karar tarihinden sonra 24/11/2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı, TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin kararın ve TCK’nın 53/1-c maddesinde düzenlenen hak yoksunluğunun uygulanma süresi ve şeklinin Kanunda öngörülen biçimde uygulanması zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş, sanık …’un temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”


  • YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/10424

Karar Numarası: 2024/7097

“5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 288. maddesinin ”Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.”, aynı Kanunun 294. maddesinin ”Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.” ve aynı Kanunun 301. maddesinin ”Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.” şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanık müdafiinin temyiz isteminin bu kapsamda olduğu belirlenerek yapılan incelemede;

I.HUKUKİ SÜREÇ

1.İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/253 Esas, 2020/50 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli hırsızlık suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir.

2.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 20.05.2021 tarihli ve 2021/1385 Esas, 2021/1863 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

3.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bozma görüşünü içeren tebliğname düzenlenmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Suçu işleyenin sanık olmadığına, İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

1.İlk Derece Mahkemesince, “Haseki … Mahallesi … Sokak No: 1 Daire: 1 sayılı konutta mağdurlar … ve …’nun birlikte ikamet ettikleri, diğer müştekiler … ve …’in de misafir olarak konutta bulundukları, suç tarihi olan 19.06.2016 günü saat 06.30 sıralarında müştekilerin uyuduğu sırada; mağdur …’ya ait MSİ marka dizüstü bilgisayar, Samsung S3 marka cep telefonu ve cüzdanın, mağdur …’e ait swatch marka kol saati ve içerisinde 210,00 TL para bulunan cüzdanı, mağdur …’e ait Iphone 6 marka cep telefonu, nüfus cüzdanı, para cüzdanı, 70,00 TL para, para ve banka kartlarını alarak olay mahallinden uzaklaştıkları, bu sırada mağdur …’nun uyanıp eve baktığı sırada eşyalarının binanın merdivenlerine saçılmış halde olduğunu görmesi üzerine evde bulunan diğer mağdurları da uyandırdığı ve evde bulunan mağdur …’nın dışarı çıkarak eve giren şahıs/şahıslara bakmaya başladığı ve 5 metre ileride elinde laptop çantası ile sanığı ve beraberindeki şahsı gördüğü, olay yerinden uzaklaşmak istedikleri sırada mağdur …’nın sanık …’ın elindeki laptop çantasına bakmak isrediği, bunun üzerine sanık … ‘ın mağdura bıçak doğrultarak “Sen bana hırsız mı diyorsun” dediği ve mağdur …’in korkarak geri çekilmesi üzerine sanık … beraberindeki şahsın taksi ile olay yerinden ayrıldıkları, mağdur …’in bir başka taksiyle sanığın bindiği taksiyi takip ettiği, sanığın Aksaray semtinde taksiden elinde laptop çantasıyla indiği ve yolun ortasında durarak kendisini takip eden mağdur …’i korkutmak amacıyla bıçak gösterdiği, mağdur …’in olay nedeniyle ihbarda bulunduğu ve kolluk görevlilerince gerekli tahkikatlar sonucunda sanık …’ın yakalandığı” şeklinde eylemin gerçekleştiğinin kabul edildiği anlaşılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

Bölge Adliye Mahkemesince, “… İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/227 Esas, 2018/626 Karar sayılı ilamı ile sanığın hırsızlık suçundan neticeten 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık müdafi tarafından istinaf edilmesi sonucu Dairemizin 11.04.2019 tarih ve 2018/3704 Esas ve 2019/884 Karar sayılı ilamı ile eylemin yağma suçunu oluşturma ihtimaline binaen yargılama yapma görevinin Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle bozulduğu, bozma ilamı sonrası yeniden yapılan yargılama neticesinde verilecek hükümde CMK’nun 283/1. maddesi gözetilerek önceki cezadan daha fazla cezaya hükmolunamayacağı hususu gözetilmeksizin sanığın yağma suçundan 11 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, bu aykırılık yeniden duruşma yapılmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan,

Hükmün 1-A bendinin sonuna;

“Sanığın cezasının CMK’nun 283/1. maddesi gereğince 6 YIL 3 AY HAPİS CEZASI ÜZERİNDEN İNFAZINA” fıkrası eklenerek,

Düzeltilmek suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükme olarak ilişkin istinaf başvurusunda bulunan sanık … müdafinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, CMK’nun 280/1-c maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Sanığın beyanında geçen … hakkında yağma suçundan zamanaşımı süresi içerisinde işlem yapılması olanaklı görülmüştür.

Yağma suçunu düzenleyen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) madde 148 – “(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının …. tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi,…cezalandırılır…” şeklindedir. Madde gerekçesinde de “…Yağma suçunun tamamlanabilmesi için, kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya malın alınmasına karşı koymamalıdır. Bu bakımdan, kullanılan cebir veya tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir…” şeklinde dahada açıklık getirmiştir. Malı almak için cebir veya tehdit kullanılmalı ve bunun etkisiyle mağdurun malı vermesi gerekir. Bunun doğal sonucu olarak mağdurun malın alındığını görmesi veya en azından sanığın mallarını almak istediğini anlaması veya bilmesi gerekir.

Eskişehir ceza avukatı tehdit suçu

Yağmada amaç malın alınmasıdır. Bu amaca ulaşmak için araç hareketler ise cebir veya tehdit uygulanmasıdır. Failin mağdura yönelttiği cebir veya tehdidi, kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya zorlamak amacıyla gerçekleştirmiş olması gerekir. Aralarında amaçsal ilişki vardır. Cebir veya tehdit ile malın alınması veya verilmesi arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. (Benzer görüşler için bkz. Gökçen … vd mal varlığına karşı suçlar Adalet Ankara 2018 age s. 74, Özgenç İzzet türk Ceza Hukuku Genel Hükümler 17. baskı Seçkin Ankara 2021 ağe. s 168 vd, …/…/Önok age s. 704, Koca/Üzülmez TCK Genel Hükümler seçkin 9. Baskı age s. 583)

Cebir veya tehdit kullanılması malın alınmasında araç olarak kullanılması yağma suçunun ayırıcı unsurudur. Dolayısıyla iki hareket arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Yani malın alınması kullanılan cebir veya tehdidin sonucu olmalıdır. kullanılan cebir veya tehdit mağduru malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur kılacak düzeyde olmalıdır. Teslim mecburiyeti yaratmayan cebir veya tehdit suçun oluşumu bakımından yeterli değildir. Kullanılan zor ile malın alınması arasında nedensellik ilişkisi yoksa (sebep-sonuç) fail yağma suçundan cezalandırılmaz. (benzer görüşler için bkz. Özbek, /Doğan/Bacaksız/Tepe, Türk Ceza Hukuku özel hükümler 13. bası Ankara age 657, Gökçek vd age s.88)

Yağma suçunun oluşabilmesi için, baştan beri yağma amacıyla hareket eden failin, eylemin başında veya ortasında cebir veya tehdit kullanmasının bir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan cebir veya tehdidi kullanmasıdır.

Yağmanın iki seçimlik hareketinden birisi olan cebir malın alınmasına yönelik olarak yapılması gerekir. Diğer suçlardan ayıran özelliklerinden birisi de budur. Cebir malı almaya yönelik değil de başka bir amaçla yapılıyorsa … yağma suçunu oluşturmaz. Mesela konut veya işyerine girmek isteyen birine karşı konulması halinde mağdura yönelen cebir eylemi yağmaya dönüştürmez. Nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal suçu oluşur. Bunun gibi bir mal almaya yönelik olmayan cebir eylemi yağmaya dönüştürmeyecektir. Mesela cinsel istismara karşı koyan mağdura uygulanan cebir de olduğu gibi. Bu gibi durumlarda yağma değil cebren cinsel saldırı suçları oluşacaktır. (Benzer görüşler için bkz. Artuç mal varlığına karşı suçlar adalet 2011 age s.231, Gökcan/Artuç age s.5348)

Doğrudan malı almaya yönelik olmayan zor eylemi yağmaya dönüştürmez. Mesela başka nedenle kavga ettikten sonra giderken mağdurun mallarının alınması halinde yağma değil gerçek içtima kuralları uygulanmalıdır. Cebir veya tehdidin cezasına ilave olarak hırsızlıktan ceza verilmelidir. Ancak bura da dikkat edilmesi gereken husus mağdurun malın alındığını görmemesi gerekir. Eğer mağdur malın alındığını gördü ama az önce uğradığı saldırının etkisi ve korkusu ile kendisini savunamayacak durumda, direnci kırılmış olduğu için müdahale edemeyecek durumda ise artık yağma oluşacaktır.

Yağma suçunun oluşabilmesi için, baştan beri yağma amacıyla hareket eden failin, eylemin başında veya ortasında cebir veya tehdit kullanmasının bir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan cebir veya tehdidi kullanmasıdır ve bu cebrin mal alma tamamlanmadan önce yapılması, malın bu cebir veya tehdidin etkisiyle alınmış olmasıdır.

Kişinin kastı iç dünyasında meydana geldiğinden niyet okuyuculuk yapılamayacağından kastını tespit için dış dünyaya yansıyan, olay öncesi olay sırasında ve olay sonrasında gerçekleşen söz, davranış ve hareketlerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Tüm hususlar birlikte değerlendirilerek eylemin başlangıçtan itibaren malı almak amacıyla gerçekleştirildiği anlaşılıyorsa mağdurun malın alındığını görmesine bile gerek olmadan eylemi yağma olarak kabul etmek gerekir. Ancak … başlangıçta malı almak için değilde başka bir nedenle başlamış ve mağdur cebir veya tehdide maruz kalmış direnci kırılmış ise bu takdirde malın alındığını görmesi en azından malın alınacağını bilmesi gerekir ki az önce uğradığı cebir veya tehdidin etkisiyle karşı koyamamış olsun ve yağma suçu yasal unsurları itibariyle oluşsun. Aksi takdirde cebir veya tehdidin etkisiyle malın tesliminden bahsedilemeyecektir.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

Ancak,

Sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanunun 142/2-h maddesinde tanımlanan hırsızlık ve aynı Kanun’un 106/2-a-c maddesinde tanımlanan tehdit suçlarını oluşturduğu gözetilmeden suçlara yanlış vasıf verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 20.05.2021 tarihli ve 2021/1385 E, 2021/1863 K. sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri yerinde görüldüğünden hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, ceza miktarı bakımından 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının korunmasına,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 04.06.2024 tarihinde karar verildi.”


  • YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2023/7993

Karar Numarası: 2024/5750

Sanığa yüklenen ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 106/2-a maddesine uyan tehdit suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Yasa’nın 66/1-e ve 67/2-a maddelerinde öngörülen 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu anlaşıldığından sanık hakkında mahkumiyet kararının verildiği 28.04.2016 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”

ESKİŞEHİR CEZA AVUKATI CANSU ÖNÇLER UYANIK

ShentaWp Ayar

Web sitemiz’de çerezler kullanıyoruz. Bu, web sitemizi kullandığınız sürece çerez politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelir.