Adalet Mülkün Temelidir. Adaletsiz Güç Zalim, Güçsüz Adalet Acizdir. Adaletin Işığında, Hukukun Güvencesiyle! Avukatlar Tarih Boyu Köle Kullanmadılar, Ama Efendileri de Olmadı. Gerçekçi ol, imkansızı iste! İyi Olmak Kolaydır, Zor Olan Adil Olmaktır. Mutlak Hak, Mutlak Haksızlıktır.

VESAYET SEBEPLERİ NELERDİR?

Eskişehir avukat vesayet sebepleri nelerdir
Eskişehir avukat vesayet sebepleri nelerdir

Vesayet Nedir?

Vesayet, velayet altında bulunmayan küçük ile kendini ve mallarını yönetmekten aciz, korunmaya muhtaç ergin kişilerin korunmasına yönelik hukuki bir kurumdur.1

Vesayet Çeşitleri

Türk Medeni Kanunu 396 vd. maddelerinde öngörülen vesayet kurumunun iki çeşidi bulunmaktadır, kamu vesayeti ve özel vesayet.

1- Kamu vesayeti, vesayet makamı ve denetim makamından oluşan vesayet daireleri tarafından yürütülür.
Vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi; denetim makamı, asliye hukuk mahkemesidir.

2- Özel vesayet (aile vesayeti), vesayet altındaki kişinin menfaatinin haklı gösterdiği, özellikle bir işletmenin, bir ortaklığın veya benzeri işlerin sürdürülmesi gerektiği takdirde vesayet istisnaî olarak bir aileye verildiği durumlarda karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda vesayet makamının yetki, görev ve sorumluluğu kurulacak aile meclisine geçer.

Vesayet Sebepleri Nelerdir?

Vesayet sebepleri, Türk Medeni Kanununda küçüklük ve kısıtlama olmak üzere iki ana başlıkta düzenlenmiştir.

KÜÇÜKLÜK KISITLAMA
1- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı
2- Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşam tarzı veya kötü yönetim
3- Özgürlüğü bağlayıcı ceza
4- İstek üzerine (Kişinin talebi)
Vesayet sebepleri Tablo-1

A- Küçüklük

Türk Medeni Kanunu md. 404 uyarınca velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.

18 yaşını doldurmamış her çocuk, Kanunda küçük olarak adlandırılmaktadır. Anne ve babanın 18 yaşını doldurmamış çocuk üzerindeki bakım, gözetim yükümlülüğü velayet olarak adlandırılmaktadır. Anne baba dışındaki diğer kişiler tarafından bu yükümlülüklerin üstlenilmesi durumunda ise vesayet kurumu devreye girmektedir.

Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir halin varlığını öğrenen nüfus memurları, idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

Uygulamada anne ve baba tarafından istenmeyen veya görülen bir boşanma davasında mahkemece çocuğun üstün menfaati gözetildiğinde velayet altına alınması uygun bulunmayan küçüğün, aile bireylerinden biri (babaanne, anneanne, dede, hala, teyze, dayı, amca gibi) veya başka bir üçüncü kişi tarafından vesayet altına alınmasına karar verildiğine sıklıkla rastlanmaktadır.

B- Kısıtlama

Velayet altında bulunmayan küçüklerin vesayeti dışında, ergin yani 18 yaşını doldurmuş kişilerin vesayet altına alınacağı bazı haller bulunmaktadır.

Eskişehir avukat vesayet sebepleri nelerdir

B.1- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı

TMK md. 405 uyarınca ergin bireyler, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini görememesi veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan bir durumunun olması durumunda mahkeme kararı ile kısıtlanır.

Akıl hastalığı veya zayıflığı olan her ergin kişinin vesayet altına alınması söz konusu değildir. Belirtildiği üzere kişinin bu hastalığı nedeniyle işlerini görememesi, korunmaya muhtaç olması veya çevresi için tehlike arz etmesi gibi ek şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.

Hakim bu hususta kendisine başvurulması halinde kısıtlamaya ancak resmî sağlık kurulu raporu üzerine karar verebilir. Resmi sağlık kurulu raporunun tanzimi için gereklilik bulunması halinde Türk Medeni Kanunun 436. madde hükümleri uygulanır. Hakim, karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir.

Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

B.2- Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya kötü yönetim

Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.

Eskişehir avukat vesayet sebepleri nelerdir

Savurganlık, kişinin ekonomik gücünü aşacak şekilde, ihtiyacından fazla, gereksiz ve aşırı derecede harcama yapması olarak tanımlanabilir. Örneğin bipolar bozukluğu olan kişiler, hastalığın manik döneminde gereğinden fazla harcama yapmaya meyillidir. Hastalık nedeniyle irade yeteneği bozuk olduğundan, ilk vesayet nedenine girebilen bu hal, hastalığın hekim raporu ile sabit olmaması durumunda savurganlık başlığı altında da ileri sürülebilir.

Alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı nedeniyle kişinin vesayet altına alınabilmesi için kişinin bunları arada sırada içmesi yeterli değildir. Alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığından söz edebilmek için;

  • Son bir yıl içinde ne sıklıkla madde ya da alkol kullandığına,
  • Maddeyi ya da alkolü kestiğinde; uykusuzluk, terleme, sinirlilik, huzursuzluk, titreme gibi belirtilerden bazılarına yaşayıp yaşamadığına,
  • Kullandığı için hayatındaki başka etkinliklerden vazgeçme durumuna (hobiler, sosyal ilişkiler, aile ziyaretleri gibi),
  • Beden veya ruh sağlığını olumsuz etkileyip etkilemediğine,
  • Kullanımın aile, arkadaşlık ilişkilerine veya okul-iş hayatından herhangi birisine olumsuz etkileri olup olmadığına,
  • Gündüz saatlerinde dahi kullanımın olup olmadığına,
  • Maddeyi kullanma yöntemine2 bakılması gerekir.

Bir kişi, 12 aylık süre içinde bu kriterlerden en az 3 tanesini karşılıyorsa, bağımlılık gelişmiş demektir. 

Kötü yaşama tarzı, kişinin içinde bulunduğu toplumun değer yargılarına, ahlaki ve etik değerlerine aykırı bir yaşamı alışkanlık haline getirmesi olarak tanımlanabilir. Örneğin3, kişinin serseri bir hayat sürmesi.

Kötü yönetim, kişinin mevcut mallarını yönetememesinden kaynaklı malvarlığını azaltacak ihmali davranışlarda bulunmasıdır.

Kişinin vesayet altına alınması için sayılan nedenlerden ötürü kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açması ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olması ya da başkalarının güvenliğini tehdit etmesi gerekmektedir. Kendi içinde alternatif olan bu iki şart, vesayet altına alınma için kümülatif olduğundan, şartlardan birinin mevcut olmaması halinde kişinin kısıtlanması mümkün değildir.

Eskişehir avukat vesayet sebepleri nelerdir

NOT: Bir kimse mahkemece dinlenilmeden savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimi sebebiyle kısıtlanamaz.

B.3- Özgürlüğü bağlayıcı ceza (hapis)

Türk Medeni Kanununda 8. yargı paketi ile yapılan değişiklikle birlikte hürriyeti bağlayıcı ceza alan kişilere vasi atanması ihtiyari hale getirilmiştir. Kanunun değişmeden önceki halinde, aldığı 1 yıl ve üzeri hapis cezası kesinleşen kişilere vasi atanması zorunlu idi.

8. yargı paketi ile getirilen Kanun değişikliğinin 12.03.2024 tarihinde yürürlüğe girmesi ile birlikte;

Kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine kısıtlanır veya kendisine kayyım atanır.

Toplam 5 yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gerekli görülmesi hâlinde kısıtlanabilir.

Cezayı yerine getirmekle görevli makam hapis cezasının infazına başlandığını derhâl vesayet makamına bildirir. Vesayet makamı karar vermeden önce hükümlüyü dinler.

B.4- Kişinin isteği üzerine

İstek üzerine kısıtlanma herkes için geçerli olmamakla birlikte, yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemeyen ergin kişiler, mahkemeden kendisine bir vasi atanmasını talep edebilir. Kısıtlama konusunda hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Ancak deneyimsizlik, hastalık, engellilik nedenlerinden birine sahip kişinin 18 yaşını doldurmamış olması halinde, küçüğün bu nedenle kısıtlama talep hakkı yoktur.

Vasi Tayini İçin Nereye Başvurulur?

Eskişehir avukat vesayet sebepleri nelerdir

Vesayet işlerinde küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet daireleri yetkilidir. Vesayet makamı Sulh Hukuk Mahkemesi, denetim makamı ise Asliye Hukuk Mahkemesidir. Dolayısıyla vasi tayini için vasi atanması istenen kişinin yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesine başvuru yapmak gerekir.

Vesayet makamının yani Sulh Hukuk Mahkemesinin, vesayetin idaresiyle ilgili olarak aldığı kararlara karşı, Asliye Hukuk Mahkemesine tebliğ gününden başlayarak on gün içinde itiraz edilebilir. Denetim makamı olan Asliye Hukuk Mahkemesi, gerektiğinde duruşma yaparak bu itirazı karara bağlar. Bu bakımdan vesayet makamının vesayetin yönetimiyle ilgili olarak aldığı kararlar kazai nitelikte olduğundan istinaf ve temyiz edilebilen kararlardan değildir.

EMSAL KARARLAR

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Esas Numarası: 2017/7276

Karar Numarası: 2017/15823

Kayyım vekili tarafından, husumet izni verilmesi istenilmiştir.
Vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardan (TMK 396) oluşur.
Kamu vesayeti, vesayet makamı ve denetim makamından oluşan vesayet daireleri tarafından yürütülür. (TMK 397/1) Vesayet makamı sulh hukuk mahkemesi, denetim makamı ise asliye hukuk mahkemesidir. (TMK 397/2) Vesayet organlarının eylem ve işlemlerine karşı vesayet makamına (TMK 461), vesayet makamının vesayetin yönetimi ile ilgili olarak aldığı kararlara karşı, tebliğ tarihinden başlayarak 10 gün içinde denetim makamına itiraz edilebilir. (TMK 461/2) Denetim makamı da, gerektiğinde duruşmada yaparak itirazı karara bağlar. (TMK 488)
Vesayet makamının, vesayetin yürütülmesiyle ilgili aldığı kararlar, itirazı kabil kararlardan olup, itirazı inceleme görevi denetim makamına ait olmakla, davacının temyiz dilekçesinin görev yönünden reddi ile, denetim makamınca bu konuda kesin bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine İADESİNE, 28.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18.HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2014/7054

Karar Numarası: 2014/8473

Karar Tarihi: 08.05.2014

Dava dilekçesinde, vasi atanması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm ilgili vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Çorum Aile Mahkemesinin Y. Ö.’e vasi atanmasının ihbarı üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya kapsamından mahkemece Adli Tıp Kurumu Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun22.05.2013tarihli raporu esas alınarak dava reddedilmiş ise de; bu rapor vasi atanması gerektiği hakkındaki Çorum Devlet Hastanesinin 29.11.2010 tarihli raporuyla çeliştiği gibi, hüküm kurmaya da elverişli nitelikte bulunmamaktadır. Kısıtlanması istenilende, BipolarAffektif Bozukluk denilen kişide fiil ehliyetini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede akıl hastalığının bulunduğu, ancak halen serbest ara dönem denilen akli sağlık içinde olduğu, halen aktif psikopatoloji saptanmadığı, vasi veya müşavir atanması gerekmediği belirtilmiş, serbest ara dönem süresinin sürekli tekrar eden bir olgu olup olmadığı, buna rağmen akıl hastalığı nedeniyle genel olarak kısıtlanması gerekip gerekmediği açıklanmamıştır. Mahkemece Adli Tıp Kurumu Yasasının 15.maddesi uyarınca Adli Tıp Genel Kurulu’ndan rapor alınarak çelişkinin giderilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile davanın reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.05.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2011/6298

Karar Numarası: 2011/6977

Karar Tarihi: 25.04.2011

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Savurganlık, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı,kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle bir kişinin kısıtlanabilmesi için sayılan bu hallerin, kişinin kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açmış ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olması ya da başkalarının güvenliğini tehdit etmesi gerekir. ( TMK.m.406 ) Davalının malvarlığını kötü yönettiğine ve kötü yaşama tarzı içinde olduğuna ilişkin yeterli delil bulunmamaktadır. Alkol almak tek başına kısıtlama sebebi değildir. Türk Medeni Kanununun 406. maddesindeki kısıtlama sebepleri bulunmamaktadır. İsteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmuştur.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, 25.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Esas Numarası: 2012/2-474

Karar Numarası: 2012/677

Karar Tarihi: 05.10.2012

Taraflar arasındaki “vesayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.11.2010 gün ve 2009/212 E., 2010/1621 K. sayılı kararın incelenmesi kısıtlanması istenilen vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 31.10.2011 gün ve 4688/17634 E., K. sayılı ilamı ile;

( … Türk Medeni Kanununun 406. maddesi; savurganlığı, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşam tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle, kendisini veya ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korumaya muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her erginin kısıtlanacağını hükme bağlamıştır. Kısıtlanması talep edilen davalının 2006 yılında tek taşınmazını satmış olması tek başına vesayet altına alınmasını gerektirmez. Sözü edilen madde de gösterilen diğer hallerin varlığını kabule yeterli ciddi delil ve olgularda bulunmamaktadır. Bu durumda isteğin reddine karar verilmesi gerekirken vesayet kararı verilmesi doğru görülmemiştir… ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

H.G.K.’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,H.G.K.’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Kısıtlanması istenilen vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı H.U.M.K.’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1086 Sayılı H.U.M.K.440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.10.2012 tarihinde yapılan ilk görüşmede oybirliğiyle karar verildi.

  1. Tan Tahsin Zapata, Medeni Hukuk, Savaş Yayınevi, Ankara, 2016 ↩︎
  2. https://www.yedam.org.tr/bagimli-oldugumu-nasil-anlarim ↩︎
  3. Tan Tahsin Zapata, Medeni Hukuk, Savaş Yayınevi, Ankara, 2016 ↩︎

ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK

ShentaWp Ayar

Web sitemiz’de çerezler kullanıyoruz. Bu, web sitemizi kullandığınız sürece çerez politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelir.