İŞ ve ÇALIŞMA HÜRRİYETİNİN İHLALİ SUÇU

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Özel Hükümler başlıklı ikinci kitabının Kişilere Karşı Suçlar başlıklı ikinci kısmında yer alan Yedinci Bölüm Hürriyete Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen md. 117 hükmünde öngörülmüştür.

Madde Metni

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali

“Madde 117- (1) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlal eden kişiye, mağdurun şikayeti halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.

(2) Çaresizliğini, kimsesizliğini ve bağlılığını sömürmek suretiyle kişi veya kişileri ücretsiz olarak veya sağladığı hizmet ile açık bir şekilde orantısız düşük bir ücretle çalıştıran veya bu durumda bulunan kişiyi, insan onuru ile bağdaşmayacak çalışma ve konaklama koşullarına tabi kılan kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis veya yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası verilir.

(3) Yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlara düşürmek üzere bir kimseyi tedarik veya sevk veya bir yerden diğer bir yere nakleden kişiye de aynı ceza verilir.

(4) Cebir veya tehdit kullanarak, işçiyi veya işverenlerini ücretleri azaltıp çoğaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden başka koşullar altında anlaşmalar kabulüne zorlayan ya da bir işin durmasına, sona ermesine veya durmanın devamına neden olan kişiye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.”

Madde Gerekçesi

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun madde gerekçesi şu şekildedir;

“Anayasamızda herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip bulunduğunu ve özel teşebbüsler kurmanın ser­best olduğu açıklanmıştır. Bu suç tanımı ile söz konusu temel hürriyetin güvence altına alınması amaçlanmıştır.

Maddenin birinci fıkrasında, iş ve çalışma hürriyetinin ihlâli suç ola­rak tanımlanmıştır. Suçun oluşması için, bu ihlâlin cebir veya tehdit kullana­rak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla gerçekleştirilmesi gerekir. Bu fıkradaki suçun soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlıdır.

Maddenin ikinci fıkrasında belirtilen durumlar içinde bulunan kimseleri rızaları ile de olsa, sömürerek insan onuruna aykırı biçimde ve koşullar altında çalıştırmak suç haline getirilmiş ve böylece Devletin Anayasada belirtilen sosyal devlet olmak niteliğini koruyan ve vurgulayan değerlerden çok önemli birisi ceza himayesi altına alınmıştır.

İş ve çalışma hürriyetinin kullanılışında kişilerin insan onuruna uygun koşullar içinde çalıştırılmaları esastır. Demokratik toplum kişilerin çaresizli­ğinin sömürülmesine dayalı bir serbest piyasa sisteminin uygulanmasıyla, elbette ki, bağdaşamaz. Bu nedenle maddenin ikinci fıkrası kaleme alınmış­tır.

İkinci fıkrada yer alan suç, kişilerin çalışmalarının sömürülmesini engellemek amacını taşımaktadır. Kimsesiz, çaresiz veya belirli kişilere çeşitli nedenlerle bağımlı kişi, onun bu halinden yararlananlar sömürücü kişiler tarafından insanlık dışı durumları kabule veya bazı koşullara katlanmaya sevkedilebilmektedir.

Bu gibi fiilleri önlemek amacı ile maddenin üçüncü fıkrasında, kişileri ikinci fıkrada belirtilen duruma düşürmek üzere tedarik veya sevk veya bir yerden diğer bir yere nakil fiilleri de suç sayılmıştır. Kişileri, ikinci fıkrada belirlenen hâle düşürmemek için söz konusu hazırlık hareketlerini cezalan­dırmak yerindedir.

Maddenin dördüncü fıkrasında ayrı bir suç tanımına yer verilmiştir. Söz konusu suçun oluşması için, cebir veya tehdit kullanılarak, işçi veya işverenlerin ücretleri azaltıp çoğaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden başka koşullar altında anlaşmalar kabulüne zorlanması ya da bir işin durmasına, sona ermesine veya durmanın devamına neden olunması gerekir.”

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Unsurları

Eskişehir ceza avukatı iş ve çalışma hürriyetinin ihlali

1-Suçun Maddi Unsurları

a- Fail ve Mağdur

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda fail, herkes olabilir. Dolayısıyla bu suçun özgü suç niteliğinde olmadığı söylenebilir.

Türk Ceza Kanunun md. 117/1’de öngörülen iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun mağduru için yasada özel bir hüküm öngörülmemiş olup, herkes  ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu mağduru olabilir. Ancak maddenin 2. ve 3. fıkrasında öngörülen suçun mağduru, sömürülmeye elverişli, kimsesiz veya bağımlılığı olan kişilerdir. Maddenin 4. fıkrasında öngörülen suçun mağduru ise yalnızca işçi veya işveren olabilir.

b- Suçun Konusu

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu düzenlemesi ile korunan hukuki değer, kişinin çalışma ve sözleşme hürriyetidir. Suçun konusunu, kişinin sözleşme ve çalışma özgürlüğünün ihlal edilmesi oluşturmaktadır.

c- Fiil

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunu düzenleyen;

  • Türk Ceza Kanunu md. 117/1 hükmüne göre suça konu fiil, mağdurun iş ve çalışma hürriyetini ihlal eder nitelikte cebir veya tehdit kullanma ya da hukuka aykırı başka bir davranışta bulunmadır. Buna göre maddenin birinci fıkrasında düzenlenen suç, seçimlik hareketli bir suçtur.
  • Türk Ceza Kanunu md. 117/2 hükmüne göre suça konu fiil, ücretsiz olarak çalıştırmak, sağladığı hizmet ile açık bir şekilde orantısız düşük bir ücretle çalıştırmak veya kişiyi, insan onuru ile bağdaşmayacak çalışma ve konaklama koşullarına tabi kılmaktır. Bu seçimlik hareketlerin suç oluşturması için, çalıştırılan kişinin çaresizliğinin, kimsesizliğinin ve bağlılığının sömürülmesi de gerekmektedir.
  • Türk Ceza Kanunu md. 117/3 hükmüne göre suça konu fiil, bir kimseyi tedarik veya sevk veya bir yerden diğer bir yere nakletmedir. Yine bu seçimlik hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi suçun oluşması için yeterlidir. Burada aslında maddenin ikinci fıkrasında öngörülen suçun hazırlık hareketleri cezalandırılmaktadır.
  • Türk Ceza Kanunu md. 117/4 hükmüne göre suça konu fiili, işçiyi veya işverenlerini ücretleri azaltıp çoğaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden başka koşullar altında anlaşmalar kabulüne zorlama ya da bir işin durmasına, sona ermesine veya durmanın devamına neden olma seçimlik hareketleri oluşturmaktadır.

2- İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu Manevi Unsuru

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun manevi unsuru kasttır. Madde metninden anlaşılacağı üzere suçun işlenmesinde özel kast aranmamaktadır. Buna göre suçun oluşabilmesi için failin bilerek ve isteyerek suça konu fiilleri gerçekleştirmesi gerekmektedir. Son olarak kanunda düzenlenmemiş olması nedeniyle bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu Cezası

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunu düzenleyen;

  • TCK md. 117/1 hükmünde öngörülen fiilleri işlemenin cezası, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır.
  • TCK md. 117/2 hükmünde öngörülen fiilleri işlemenin cezası, altı aydan üç yıla kadar hapis veya yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasıdır.
  • TCK md. 117/4 hükmünde öngörülen fiilleri işlemenin cezası, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır.
  • Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlama;
  • Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunma fiillerinin cezası, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır.

Cezanın Artırılmasını Gerektiren Nitelikli Haller

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçuna ilişkin olarak Türk Ceza Kanunun md. 119 hükmünde cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli haller öngörülmüştür. Buna göre suçun;

  • Silahla,
  • Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
  • Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  • Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
  • Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

İşlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

Teşebbüs

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali, fiilin bölünebilir nitelikte olması nedeniyle teşebbüse elverişli bir suçtur. Suçun icra hareketinin failin elinde olmayan nedenlerle tamamlanamaması halinde suç teşebbüs aşamasında kalmış sayılır. Suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde Türk Ceza Kanunu md. 35 uyarınca verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir. İndirim oranını hakim takdir edecektir.

İçtima

Suçun TCK md. 117/1 hükmünde öngörülen hali bileşik suç olduğundan, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi halinde ayrıca cebir veya tehdit suçundan ceza verilmeyecektir.

TCK md. 119/2 hükmü uyarınca, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Soruşturma-Kovuşturma ve Uzlaştırma

İş ve çalışma hürriyetinin ihlalini düzenleyen TCK md. 117/1 hükmünde öngörülen suç, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi suçlardandır. Bu durumda mağdurun fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden itibaren 6 ay içinde şikayette bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde fail hakkında soruşturma/kovuşturma yapılamaz. Suçun diğer fıkralarda öngörülen halinin işlenmesi halinde soruşturma-kovuşturma re’sen yapılmaktadır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu md. 253 hükmü uyarınca, suçun birinci fıkrada öngörülen hali ile birden fazla kişi tarafından işlenmesi hali uzlaşmaya tabi suçlardandır.

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu Zamanaşımı

Zamanaşımı, Türk Ceza Kanunun 66. maddesinde öngörülmüştür. Buna göre, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda ceza üst sınırının 5 yıldan az olması sebebiyle dava zamanaşımı 8 yıldır. Ceza zamanaşımı ise 10 yıldır.

İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu Yargıtay Kararları

Eskişehir ceza avukatı iş ve çalışma hürriyetinin ihlali
  • YARGITAY 4.CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2011/5202

Karar Numarası: 2013/18029

“Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Karar: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

Sanıkların, iddianamede, mağdurun yanına gelerek her ikisinin de mağdura hitaben “buradan yolcu alamazsın, seni öldürürüz, keseriz” şeklinde tehdit etmeleri biçiminde tanımlanan eylemlerinin T.C.K.nın 117/1, 119/1-c maddelerine uyan “birlikte  ve çalışma hürriyetini ihlal” suçunu oluşturduğu, anılan maddelerdeki suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve resen kovuşturulması gerektiği gözetilmeden, şikayetten vazgeçme sebebiyle düşme kararı verilmesi,

Sonuç: Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcılarının temyiz nedenleriyle tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükümlerin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”


  • YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2014/2171

Karar Numarası: 2014/24474

“Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre, 28.06.2014 tarih ve 6545 Sayılı Kanunun geçici 6. maddesiyle sulh ceza mahkemelerinin kaldırıldığı ve anılan mahkemelerdeki dava dosyalarının asliye ceza mahkemelerine devredildiği hususunun mahallinde gözetilebileceği değerlendirilerek yapılan incelemede,

1- ) İddianame içeriği, müşteki anlatımları ve tanık beyanlarına göre, fabrika giriş yolunun yukarda isimleri zikredilen tüm sanıklarca trafiğe kapatılarak, müştekileri ‘buradan geçemezsiniz, buradan taş yükleyemezsiniz, malı yüklerseniz kavga ederiz, siz Sinoplusunuz, burada size  yaptırmayız gidin” diye tehdit ederek, kamyonların fabrikaya girişine engel oldukları, müştekilerin anılan mermer fabrikasından yükleme yapamadıkları, ihracat malının kamyonlara yüklenmemesi sebebiyle Gemlik limanında yükü bekleyen gemiye malın teslim edilemediği böylece ihracatın iptal edildiği olayda, sanıkların eylemlerinin 5237 Sayılı T.C.K.nın 117/4. maddesinde düzenlenen suçu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan, beraat eden sanıklar Ö. vd’in öbür sanıkların  ve çalışma hürriyetine engel olmak için işledikleri tehdit eylemleri sırasında olay yerinde bulunup suçu doğrudan doğruya birlikte işledikleri ve T.C.K.nın 37. maddesi anlamında eylemlerin bütününden sorumlu oldukları, yolun kapatıldığı yere birlikte gittikleri, eylemlerin ani gelişmediği,  ve çalışma özgürlüğünü engellemek için orada bulunduklarını bildiklerinin tüm dosya kapsamında anlaşıldığı gözetilmeden, eksik ve yetersiz gerekçeyle T.C.K.nın 117/1,119/1-c maddeleriyle mahkumiyet ve bir kısım sanıklar haklarında aynı suçtan beraat hükümleri kurulması,

2- ) T.C.K.nın 117/1. maddesinde seçimlik ceza olarak adli para cezası da öngörülmesi karşısında, sanık M.’in adli sicil kaydında geçen 3167 Sayılı Yasaya aykırılığa dair ilamların 5941 Sayılı Çek Kanunu ile suç olmaktan çıkarılması, diğer sanıklar T. vd.’ın ise sabıkaları bulunmamasına karşın, tekerrüre esas mahkumiyetleri bulunduğu gerekçe gösterilip, 5237 Sayılı T.C.K.nın 58/3. maddesindeki zorunluluktan söz edilerek temel cezanın hapis cezası olarak belirlenmesi,

3- ) Sanık M. Ç.’ın adli sicil kaydındaki geçmiş mahkumiyetine konu 3167 Sayılı Yasaya muhalefet eyleminin, 5941 Sayılı Kanun ile suç olmaktan çıkarılması karşında, T.C.K.nın 58. maddesinin uygulama olanağının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar M. vd. müdafii ve katılan C. vekilinin temyiz nedenleriyle tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, hükümlerin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”


  • YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2013/17797

Karar Numarası: 2015/32049

“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunan sanık hakkında CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanamayacağı belirlenerek dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanığın, aynı işi yaptığı ve rekabet halindeki mağdura söylediği ve tanık Ferhat tarafından da doğrulanan “sizin arabalarınızı Aydın’da yakarım, hepinizi dayaktan geçiririm, araçlarınızı servise çıkartmam” biçimindeki sözlerinin TCK’nın 117/1. madde ve fıkrasına uyduğu halde, yanlış nitelendirmeyle sanığın tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,

Kanuna aykırı ve sanık H.. H..’ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 24/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”


  • YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2018/6498

Karar Numarası: 2020/1716

“Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

1- Müşteki Ankara … vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;

Suçtan doğrudan zarar görmediği, bu nedenle davaya katılma ve Kanun yoluna başvurmak hakkı bulunmadığı anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca müşteki Ankara …’nün tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,

2- Katılanlar ……’ın temyiz taleplerinin incelenmesinde;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Ankara … yetkililerinin kamu görevinin yürütülmesi ile ilgili olarak işlendiği iddia edilen suç nedeniyle katılanlarca yapılan ihbar ve şikayetleri süresi içerisinde CMK’nın 158/4. maddesi uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığına ilettiğinin anlaşılması karşısında yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de;

İhaleyi kazanan firma yetkilisi olan sanıklar … ve ….’ün şikayetçilerden kıdem tazminatı,  kazası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan uygulanacak cezalar gibi durumlarda şirket bütçesinden bir ödeme yapılmamasını önlemek amacıyla, alacaklısı, tarihi ve miktarı olmayan senetler alınacağını, vermek istemeyenlerin işten çıkarılacağını söyledikleri iddia edilen olayda, sanıkların eyleminin TCK’nın 119. maddesi kapsamında birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmiş olup olmadığı tartışılarak, suçun kovuşturulmasının şikayet koşuluna bağlı olmadığı tespit edilmeksizin şikayetin süresinde olmadığı gerekçesi ile kamu davasının düşmesine karar verilmesi,

Kanuna aykırı, katılanlar …, …, …’ın temyiz nedenleri yerinde görülmekle tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, 21/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”


  • YARGITAY 4.CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2010/28583

Karar Numarası: 2013/6398

“Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Karar: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Sanığın, çalışma hürriyetini ihlal amacıyla iki katılanı silahla tehdit edip basit tıbbi müdahaleyi gerektirir şekilde yaralaması eyleminde, yaralamanın maddede öngörülen suçun cebir unsuru olması karşısında, TCK’nın 119/2. maddesi yollamasıyla 117/1, 43. maddeleri gereğince ceza tayini gerekirken, ayrıca yaralama suçundan da hüküm kurulması,

2- Kabule göre de;

Sanığın yaralama eylemini iki katılana karşı gerçekleştirdiği halde iki ayrı ceza tayini yerine tek suçtan ceza verilmesi,

Sonuç: Kanuna aykırı ve sanık A…’in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden, 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi saklı kaymak kaydıyla hükümlerin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 07.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

ESKİŞEHİR CEZA AVUKATI CANSU ÖNÇLER UYANIK

ShentaWp Ayar

Web sitemiz’de çerezler kullanıyoruz. Bu, web sitemizi kullandığınız sürece çerez politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelir.