ZİYNET ALACAĞI DAVASI

Eskişehir boşanma avukatı ziynet alacağı davası

Ziynet alacağı, genellikle kadının boşanma davasında veya boşandıktan sonra ayrı bir dava yoluyla eşinden talep ettiği bir alacak davasıdır. Ziynet alacağı davası, nişan hediyelerinin iadesinden farklı bir davadır.

Ziynet Nedir?

Ziynet, Türk Dil Kurumu tarafından yapılan tanıma göre süs anlamını taşımaktadır. Hukukumuzda genellikle altın, gümüş, pırlanta gibi madenlerden yapılmış süs eşyasını ifade etmek için ziynet eşyası terimi kullanılmaktadır.

Düğünde Takılan Altınlar Kimin?

Düğünde takılan altın, gümüş gibi değerli madenlerden oluşan ziynet eşyası, yakın zamana kadar yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca kime takılmış olursa olsun kadına ait kişisel mal kabul edilmekte idi.

Ancak Yargıtay’ın son içtihatlarında, “Dairemizin önceki içtihatları, “aksine bir anlaşma ya da örf âdet kuralı olmadığı takdirde, düğünde kim tarafından hangi eşe ne verilirse verilsin, ne takılırsa takılsın (ziynet eşyası, altın, döviz, TL vs.) bunların hepsi kadına ait sayılır” yönündeydi.

Ancak toplumuzun gelenek ve göreneklerinin zamanla değişikliğe uğraması, ekonomik ve hukuksal ilişkilerin dinamik yapısı ve özellikle; düğünlerde kadına özgü ziynet eşyalarının dışında, ortak bir yaşam kurma aşamasında olan eşlere maddî katkı sağlamak amacıyla, ekonomik değeri olan başka şeylerin de takılması/verilmesi, dikkate alınarak, düğünde eşlere takılan/verilen ve ekonomik değeri olan eşyalarla ilgili davalarda, Dairemizin içtihatlarında değişikliğe gidilmesi zorunluluğu doğmuştur.

Bu konuda Dairemizin ilkesel nitelikteki yeni görüşüne göre; “Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşım bu anlaşmaya göre gerçekleştirilir. Ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşım gerçekleştirilir. Aksi takdirde erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine aittir. Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılır. Özgü olma konusunda çekişme varsa ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi incelemesi sonucunda o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse o şey takılan/verilen eşe ait olur. Takı sandığı/torbasına konulan ekonomik değer taşıyan şeyin aidiyeti konusunda; konulan şey kadına ya da erkeğe özgü bir şey ise o cinse verilmiş sayılır, o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse ortak kabul edilmelidir” yönündedir.” denilerek günümüzde değişen toplumsal cinsiyet rolleri ve yaşam biçimi gözetilerek eski içtihadını değiştirme kararı almıştır.

Eskişehir boşanma avukatı ziynet alacağı davası

Buna göre güncel Yargıtay içtihatları uyarınca düğünde takılan altınlar kimin? , ziynet eşyası nasıl paylaştırılır? sorularının cevabı şu şekilde verilebilir;

  • Taraflar arasında altınların paylaşımına dair anlaşma var ise bu anlaşmaya göre,
  • Anlaşma yok ise yerel örf ve adet kurallarına göre,
  • Yerel örf adet kuralı da yok ise düğünde kime takıldığına göre,
  • Niteliği gereği kadının veya erkeğin olduğu anlaşılan ziynet eşyası var ise niteliğine göre,

kime ait olduğu belirlenir ve ona göre paylaşım yapılır. Ayrıca takı sandığına atılan ziynet eşyası ise yine niteliği gereği kadına veya erkeğe ait olmadıkça tarafların ortak malı sayılacaktır.

Ziynet eşyasının kime ait olduğu yukarıdaki sıralamaya göre tespit edilmekle birlikte her birinin ispata muhtaç olduğunu söylemekte fayda var. Dolayısıyla taraflar arasında paylaşıma ait anlaşma olduğu veya yerel örf adetin bulunduğu iddia eden taraf tarafından ispat edilmedikçe mahkemece dikkate alınmayacaktır.

Ziynet Alacağı Davası

Ziynet alacağı, boşanma davası ile birlikte veya ayrı bir dava ile karşı taraftan talep edilebilir. Ziynet eşyası, taşınır mal niteliğinde olduğundan ziynet alacağı talebi ister boşanma davasında isterse ayrı dava ile ileri sürülmüş olsun, ziynetlerin iadesi iki şekilde dava edilebilir;

  • Ziynetlerin aynen iadesi,
  • Ziynet eşyasının dava tarihindeki bedelinin ödenmesi.

NOT: Herhangi bir hak kaybına uğramamak adına her iki talebin aynı davada terditli olarak ileri sürülmesinde fayda vardır.

Eskişehir boşanma avukatı ziynet alacağı davası

Boşanma Davasında Ziynet Alacağı;

Boşanma davası açılırken aynı dilekçe ile ziynet alacağı talep etmek mümkündür. Bu durumda ziynet alacağı, boşanma davası ile birlikte görülerek karara bağlanacaktır. Ancak ziynet alacağı davasının kabul edilebilmesi için boşanmada kimin kusurlu olduğunun bir önemi bulunmamaktadır. Zira ziynet alacağı, kişisel mal niteliğindeki altın ve takıların iadesi veya bedelinin ödenmesi için açılan ayrı bir alacak davası niteliğindedir. Ziynetlere ilişkin ispat yükü vs. boşanmadan ayrı olarak değerlendirilerek alacak talebi sonuca bağlanır.

Ziynet Alacağı İçin Ayrı Dava;

Ziynet alacağı için boşanma davasından bağımsız olarak ayrı bir dava açılması mümkündür. Şunu da belirtmek gerekir ki ziynet alacağı davası açabilmek için tarafların boşanması da şart değildir. Ancak ülkemizde genellikle tarafların evliliği devam ederken böyle bir talepte bulunulmamaktadır.

Ziynet Alacağı Davasında İspat Yükü

Ziynet alacağı davasında ispat yükü, kural olarak iddia eden tarafa aittir. Ziynet alacağı davası açan eşin ispatla yükümlü olduğu ilk husus, dava konusu altınların varlığıdır. Yani hangi altınları talep ediyor ise, bunların düğünde takıldığını ispat etmesi gerekmektedir. Bu da genellikle düğün fotoğrafları, düğün videosu ve tanık beyanları ile yapılmaktadır.

Eskişehir boşanma avukatı ziynet alacağı davası

Yargıtay tarafından kabul edilen karine, düğünde takılan ziynet eşyasının kadın eşin himayesinde bulunmasıdır. Dolayısıyla bunun aksini iddia eden kadın eşin açacağı ziynet alacağı davasında ispatla yükümlü olduğu ikinci husus, altınların kendisinde bulunmadığı, erkek eşin bunları aldığı ve iade etmediğidir.

Kadın eşin açtığı ziynet alacağı davasında altınları erkek eşin aldığını ispat etmesi durumunda, erkek eşin ispatla yükümlü olduğu husus ise ziynetleri kadına iade ettiği veya iade etmediyse kadın eşin bunları iade almamak üzere kendisine rızası ile verdiği olacaktır.

Yargıtay, bozdurulan ziynet eşyasının düğün borçları, araç veya taşınmaz alımı, erkek eşin kişisel borçları, kayın hısımlarının borçları, kira giderleri, evin ihtiyaçları, işyeri açma giderleri, sağlık giderleri, balayı masrafları ve evlilik birliğinin ortak borçları için kullanılması durumunda erkek eşin ziynetlerin bedelini ödemekle yükümlü olduğunu kabul etmektedir. Şu kadar ki yukarıda belirtildiği gibi kadın eş iade almamak üzere ziynetlerin harcanmasına müsade etmiş olsun.

Görevli-Yetkili Mahkeme

Ziynet alacağı davasında görevli mahkeme, Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakmakla görevlidir.

Boşanma davası ile birlikte açılan ziynet alacağı davası, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesinde açılabilir.

Ziynet alacağı için ayrı dava açılacak hallerde ise davalının yerleşim yeri Aile Mahkemesi davaya bakmakla yetkilidir.

Ziynet Alacağı Davası Zamanaşımı

Yukarıda belirtildiği üzere ziynet alacağı, iki şekilde talep edilebilir.

Ziynet eşyasının aynen iadesinin talep edildiği durumlarda açılacak dava istihkak davası niteliğinde olduğundan, davayı açmak için herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi bulunmamaktadır.

Ziynet eşyasının bedelinin talep edildiği durumlarda ise alacak davası için genel 10 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olacaktır.

Ziynet Alacağı Kesinleşmeden İcraya Konulabilir Mi?

İster boşanma davasında ziynet alacağı talep edilsin ister ayrı bir dava yolu ile talep edilsin, mahkemece ziynet alacağına dair verilen kararlar kesinleşmeden icraya konulabilir(Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/12458 E., 2023/203 K).

Ziynet Alacağı Davası Yargıtay Kararları

Eskişehir boşanma avukatı ziynet alacağı davası

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas Numarası: 2024/7896

Karar Numarası: 2024/7460

“…Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu, Mernis kayıtları incelendiğinde davacının dava tarihinden önce, 23.07.2018 tarihi itibarıyla adres kaydını … Mah. 29019 Nolu Sk. Kapı No:8/7 …/Gaziantep adresine aldırdığı, davacının vekâletnamesinin de aynı tarih ve adres itibarıyla düzenlendiği, kadının halihazırda Gaziantep’de çalıştığı ve yaşadığı, İlk Derece Mahkemesince yetki itirazının reddi kararının doğru olduğu gerekçesiyle davalının yetkiye dair istinaf itirazının reddine, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, tarafların kusur durumu, paranın alım gücü, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu gerekçesiyle kadının tazminatların miktarına yönelik istinaf isteminin kısmen kabulü ile, yeniden hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, davacı düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının davalı erkek tarafından alındığını, bozdurularak araç alındığını ve ziynet eşyalarının bir daha kadına geri verilmediğini, davalının ise ziynetlerin baştan beri kadının uhdesinde olduğunu ileri sürdüğü, davacı tanığı …’nin beyanlarından ziynet eşyalarının düğünden sonra davalı tarafından alındığı, taraflarca bozdurularak araç alındığı ve daha sonra da davacı kadına iade edilmediği gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulü ile yeniden hüküm kurulmak sureti ile ziynet alacağı davasının kısmen kabulü ile 8 adet 22 ayar 12’şer gram bilezik (toplam 16.704,00 TL), 6 adet 22 ayar 8’er gram çöp bilezik (toplam: 8.352,00 TL), 22 ayar 60,00 gram set (toplam: 10.440,00 TL)’in davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde toplam bedeli olan 35.496,00 TL’nin ıslah tarihinden (31.01.2022) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kadının diğer, erkeğin ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

…Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir…”


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2024/7520

Karar Numarası: 2024/7337

“…Kadının ziynet alacağı talebinin değerlendirmesinde; İlk Derece Mahkemesince ispat edilemediği gerekçesi ile 6 bilezik yönünden davanın reddine karar verildiği, kadının dava dilekçesinde, düğünde kendisine takılan yukarıda cins ve nevileri belirtilen ziynet eşyalarının erkek tarafından geri iade edilmek üzere alındığını, ancak geri verilmediğini belirterek, ziynet eşyalarının aynen iadesini istediği, erkeğin ise, ziynet eşyalarının harca esas değer olarak belirtilen miktara ilişkin olarak ziynetlerin her birinin kaç ayar olduğu ve değerleri ayrı ayrı belirtilmediğinden talep sonucuna ne şekilde ulaşıldığının anlaşılamadığını belirterek, davanın usulden reddini istediği, esasa ilişkin olarak ise kadının ne zaman, neden ve hangi mekanda ziynet eşyalarını müvekkiline verdiğini belirtmediği, iddiasının soyut olduğu, ziynet eşyalarının tamamının düğünden itibaren kadının uhdesinde bulunduğunu belirttiği, dava dilekçesinde iddia edilen altınların kadına düğünde takılmadığı yönünde bir savunmada bulunmadığı, ancak bilirkişi raporunun alınmasından ve raporda yazılı açıklamalardan sonra kadının düğündeki fotoğraflarında tespit edilmeyen doğumdan sonra bebek ile birlikte çekilen fotoğrafında bulunan 6 adet bileziğin doğumdan sonra takılmış olabileceğini ileri sürüldüğü, erkeğin bilirkişi raporundan sonraki itirazı savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olduğu, dava dilekçesinde talep edilen ziynet eşyalarının ayrı ayrı dava değeri belirtilmemiş ise de; cins ve ayarlarının gösterildiği, bu durumda, kadın dava dilekçesinde iddia edilen dosyaya ibraz edilen fotoğraflarda yer alan (18 gramlık 1 adet bilezik dışında) ziynet eşyalarının varlığını ispat ettiği, kadının varlığını ispat ettiği ziynet eşyalarının erkek tarafından iade edilmek üzere alındığına yönelik iddiası kapsamında iki tanık dinlettiği, tanık olarak beyanı alınan babası İsmail A., çevredeki konuşmalardan bu ziynet eşyalarının damadı tarafından kumarda yendiğini duyduğunu, bizzat tarafların ayrılmasından sonra ziynet eşyalarına ne olduğu konusunda damadı ile görüştüğünü, onun kendisine bozdurarak birazını bankaya yatırdığını, ziynetleri yapıp kendisine vereceğini söylediğini, ancak ziynetleri geri vermediğini ifade etmiş, tanık olarak dinlenen kız kardeşi … da ziynet eşyalarının akıbetini erkeğe sorduklarında borç ödediğini söylediğini, sonradan çevreden duyduklarına göre kumarda yediğini öğrendiklerini, kız kardeşi baba evine geldiğinde üzerinde hiçbir takı bulunmadığını beyan ettiği, her ne kadar tanık İsmail ile erkek arasında hakaret nedeni ile bir dava görüldüğü, bu nedenler aralarında husumet olabileceği kabul edilecek bile olsa anılan tanığın beyanı diğer tanık …’nın beyanı ile de doğrulandığı, buna karşılık erkeğin tanığı olarak dinlenen annesi Fatma B., önce, oğlunun herhalde para bulduğunda kumar oynadığını, babasının onu yola getirmek istediğini, bu nedenle aralarının bozulduğunu, düğünde takılan ziynetlere ne olduğunu bilmediğini, kız evinin yemiş olabileceğine ilişkin beyanda bulunduğu, mahkemece tekrar sorulması üzerine bu kez kadının yanındayken takıları taktığını, sonrasında kendisine, babasına ait kasada bulunduğunu söyleyerek beyanları arasında çelişkiye düştüğü, mahkemece çelişkinin giderilemediği, bu tanığın beyanları erkeğin diğer tanık beyanlarıyla doğrulanmadığı gibi erkeğin tanıklarının ziynet eşyaları konusunda da bilgisi bulunmadığı, bu durumda Mahkemece tanık beyanlarına itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, diğer taraftan erkek tarafından talep konusu ziynetlerin bir bölümünün kendisine ait olduğu yönünde bir savunma ya da örf adet olduğunun ileri sürülmediğinden Mahkemece ya da bilirkişi tarafından bu konuda bir değerlendirme yapılmasına gerek olmadığı, böylece, erkeğin ziynet eşyalarına ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmediği, mahkemece hükme esas alınan 12.03.2021 tarihli kök bilirkişi raporunda, kadının iddiasına konu tanesi 22 gram olmak üzere 11 adet bileziğin 5 tanesinin stüdyoda çekilen fotoğraflarda mevcut olduğu, ancak 11 adedinin tamamının düğün sonrası kadının bebeği ile evde çekildiği fotoğrafta yer aldığı, 1 adet 18 gramlık bileziği ise takılı olmadığı için göremediği, diğer ziynet eşyalarının fotoğraflarda mevcut olduğu belirtilmiş, anılan rapora 6 adet bilezik yönünden itiraz edilerek kadının hamilelik öncesi başka bir fotoğrafı da sunularak 11 adet bileziğin tamamının doğumdan önce kadında bulunduğunun ileri sürülmesi üzerine yeniden düzenlenen 18.06.2021 tarihli ek raporda 11 adet bileziğin tamamının kadının hamilelik fotoğrafında mevcut olduğunun belirtildiği, İlk Derece Mahkemesince, herhangi bir gerekçe belirtilmeden bilirkişinin kök raporu hükme esas alınarak kadının talep konusu 11 adet bilezikten 6 tanesinin aynen iadesi talebinin reddine karar verilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı üzere dava dilekçesinde talep edilen bu bileziklerin miktarına erkek tarafından süresi içerisinde karşı çıkılmadığı, kadının tanık beyanları ve fotoğraflarla 11 adet bileziğin tamamının doğumdan önce kadına takıldığı hususunun ispat edildiği, Mahkemece kök kuyumcu bilirkişi raporunda yer alan tanesi 22 gram 11 adet 22 ayar bileziğin 6 adedinin de kabulüne karar verilecek yerde reddedilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kadının 6 adet bilezik yönünden istinaf başvurusunun kabulüne, infazda tereddüt oluşturmaması açısından hükmün ziynet eşyalarına yönelik 6 nolu bendi ile ziynet eşyalarına bağlı harç, yargılama gideri ve vekâlet ücretleri yönünden hükmün “asıl dava yönünden” başlıklı bölümünde yer alan 4,5,6,7,8 nolu paragraflarının kaldırılmasına, kadının ziynet altın alacağı talebinin kısmen kabulü ile 11 adet tanesi 22 ayar, 22 gramdan oluşan bilezik (toplam:242 gram), 3 adet tanesi 22 ayar, 10 gramdan oluşan bilezik (toplam:30gram), 1 adet 18 ayar zincir (60 gram), 1 adet 14 ayar beşi bir yerde zinciri ( 20 gram), 1 adet beşi biryerde, 1 adet 14 ayar set takımı (40 gram), 2 adet 14 ayar bayan künyesi (toplam:20 gram)’den oluşan ziynet eşyalarının erkekten alınarak kadına aynen iadesine karar verilmiş, erkeğin ziynetlere yönelik istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

…Davalı-davacı erkek vekilince yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA…”


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2023/5704

Karar Numarası: 2024/2402

“… Bu noktada belirtilmelidir ki, eşlere ilişkin her türlü giyim eşyası, mücevher, saat, takılar, spor araç ve gereçleri, cep telefonları, gözlük, makyaj malzemesi gibi sadece kişisel kullanıma yönelik kural olarak taşınırlardan oluşan, istisnai olarak taşınmaz mallar 4721 sayılı Kanunun 220 inci maddesinin birinci fıkrasına göre o eşin kişisel malıdır (Dural, M., Öğüz T., Gümüş M.A., Türk Özel Hukuku, C.III, Aile Hukuku, s.218).
4. Dairemizin önceki içtihatları, “aksine bir anlaşma ya da örf âdet kuralı olmadığı takdirde, düğünde kim tarafından hangi eşe ne verilirse verilsin, ne takılırsa takılsın (ziynet eşyası, altın, döviz, TL vs.) bunların hepsi kadına ait sayılır” yönündeydi. Ancak toplumuzun gelenek ve göreneklerinin zamanla değişikliğe uğraması, ekonomik ve hukuksal ilişkilerin dinamik yapısı ve özellikle; düğünlerde kadına özgü ziynet eşyalarının dışında, ortak bir yaşam kurma aşamasında olan eşlere maddî katkı sağlamak amacıyla, ekonomik değeri olan başka şeylerin de takılması/verilmesi, dikkate alınarak, düğünde eşlere takılan/verilen ve ekonomik değeri olan eşyalarla ilgili davalarda, Dairemizin içtihatlarında değişikliğe gidilmesi zorunluluğu doğmuştur. Bu konuda Dairemizin ilkesel nitelikteki yeni görüşüne göre; “Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşım bu anlaşmaya göre gerçekleştirilir. Ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşım gerçekleştirilir. Aksi takdirde erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine aittir. Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılır. Özgü olma konusunda çekişme varsa ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi incelemesi sonucunda o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse o şey takılan/verilen eşe ait olur. Takı sandığı/torbasına konulan ekonomik değer taşıyan şeyin aidiyeti konusunda; konulan şey kadına ya da erkeğe özgü bir şey ise o cinse verilmiş sayılır, o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse ortak kabul edilmelidir” yönündedir. Uyuşmazlık, tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak bu ilkeler doğrultusunda çözülmelidir.
5.Hemen belirtilmelidir ki, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. (6100 sayılı Kanun m.190) Diğer taraftan 4721 sayılı Kanunun 222 inci maddesinin birinci fıkrasında da yine aynı Kanunun 6 ncı maddesi ile paralellik gösteren “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür” şeklindeki düzenleme ile de ispat yükünün kime ait olduğu hususu gösterilmiştir. Ziynet alacağı davalarında da olağan olan kadına özgü ziynet eşyalarının kadın eşin himayesinde bulunmasıdır. Bunun aksini iddia eden kadın eş iddiasını ispatla mükelleftir. Ziynet eşyası davasında dava konusu altınların varlığı ve bu altınların kadın eşte olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmalıdır.
6.Diğer yandan, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” (6100 sayılı Kanun m. 26/1)

7.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı karşı davalı kadın dava dilekçesinde, evlendikten sonra evleri olmadığı için erkeğin ailesinin yanında kaldıklarını, erkeğin ailesinin müvekkilin düğün takılarını istediğini, “bizde kalsın, geri vereceğiz” dediklerini ama iade edilmediğini ileri sürerek gramları farklılık gösteren 24 adet bilezik, 35 çeyrek altın, 4 yarım, 6 tam altın ve 3 gremse diye tabir edilen ziynetlerin iadesini, bu mümkün değilse bedelinin iadesini talep etmiş, davalı karşı davacı erkek ise cevap dilekçesinde ziynetlerin kadının uhdesinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
8. Davacı karşı davalı kadının delil olarak sunduğu ve erkek tarafından inkar edilmeyen mesaj kayıtlarına göre de kadının erkekten altınlarını getirmesi istendiğinde erkeğin “söz getireceğim, bıktım artık bu konudan yeter” dediği anlaşılmıştır. Davalı karşı davacı erkek, 03.11.2022 tarihli dilekçede bu mesaj kayıtlarından sonraki bir tarihte bileziklerin teslim edildiğini ve ziynetlerin kadında olduğunu beyan etmiştir. Bu durumda ispat yükü yer değiştirerek erkeğe geçmiş olup davalı karşı davacı erkek ziynetlerin uhdesinde olmadığını ve kadına iade edildiğini sunulan delillerle ispatlayamamıştır. O halde, talebe konu edilen ve dilekçeler aşamasındaki iddia ve savunmalar ile özellikle davalı karşı davacı erkeğin dava konusu ziynetlerle ilgili aidiyet savunması da bulunmadığı dikkate alınarak ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”

ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK

ShentaWp Ayar

Web sitemiz’de çerezler kullanıyoruz. Bu, web sitemizi kullandığınız sürece çerez politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelir.