Kargo Şirketinin Sorumluluğu Yargı İçtihatları

Kargo şirketinin taraf olduğu uyuşmazlıklar genellikle tüketici mahkemelerinde görüldüğü ve miktar itibariyle kesinlik sınırına takıldığı için ilk derece mahkemelerinde kesin olarak çözülmektedir. Ancak tarafların kanun yararına bozma talebi üzerine veya ticari nitelikte olan kargo uyuşmazlıkları istinaf ve temyiz incelenmesinden geçmektedir. Bugünkü yazıda Yargıtay önüne gelen güncel kargo uyuşmazlıklarına değinilecektir.

Kargo Uyuşmazlıkları

  • Kast veya pervasızca davranışın ispatı
  • Kargo şirketi tazminat sorumluluğunun belirlenmesi

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ 2022/6825 E., 2023/6563 K.

“Mahkemenin 27.05.2019 tarih, 2019/272 E. ve 2019/312 K. sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne, 64.800,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 01.07.2020 tarih, 2020/12 E. ve 2020/3403 K. sayılı kararıyla Mahkemece hasarın her iki taraf kusuruna bağlı olarak gerçekleştiği kabul edilerek sonuca gidilmişse de, davalının “kasten veya pervasızca bir davranışta bulunduğu” ispat edilememiş olmakla, 6102 sayılı Kanun’un 886 ncı maddesi koşulları bulunmayan somut olayda tazminat hesabının taşıyıcının sınırlı sorumluluğunun düzenlendiği aynı Kanun’un 882 nci maddesi uyarınca yapılması gerektiği, anılan Kanun’un 882 nci maddesi kapsamında yapılmadığı anlaşılan hesaplamaya dayanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının doğru olmadığı belirtilmek suretiyle Mahkeme kararı davalı yararına bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmakla davalı yararına oluşan yöntemsel kazanılmış hak uyarınca 6102 sayılı Kanun’un 882 nci maddesi kapsamında davalının sorumluluk sınırlarına göre bir inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bozmaya aykırı olarak davalının tazmin yükümünün 6102 sayılı Kanun’un 882 nci maddesi kapsamında kalmadığı, ihmali davranışla 886 ncı maddesi kapsamına girdiği kabul edilip sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanmaması yerinde olmamış, kararın bozulmasını gerektirmiştir.”


  • Kargo hasarının neden kaynaklandığının tespiti
  • Kargo ambalajının denetimi
  • Kargo şirketinin CMR Konvansiyonu uyarınca sorumluluğu

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ 2024/2527 E., 2024/7502 K.

“İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde tüm dosya kapsamına göre, taşıyıcının somut olayda bir kusurunun bulunmadığı, asıl davaya konu taşımanın Fransa’dan birleşen davalara konu taşımaların ise Slovenya’dan başlayarak Hatay’a yapıldığı, tüm taşımalar için tutulan tespit tutanaklarında tırların çadırlarında herhangi bir hasarın bulunmadığı ancak araçta bulunan eşyanın ıslak olduğu ve paslanmaların oluştuğu şekildeki tespite nazaran ve ayrıca dosya içerisinde bulunan fotoğraflardan da anlaşıldığı üzere, naylon ambalajın içinde taşınan emtiaya dışarıdan bir su sızmasının söz konusu olmadığı, emtianın sarıldığı ambalajlar üzerinde de yırtık bulunmadığı, bu nedenle taşıyıcının Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi’nin (CMR Konvansiyonu) 17 nci maddesine göre taşıma esnasında kısmen veya tamamen meydana gelecek zararla sorumlu olmakla birlikte eğer hasar yüke has bir kusurdan yahut taşıyıcının önlemesine imkan bulunmayan bir halden meydana gelmişse ya da hasarın hatalı ambalajdan kaynaklanması veya malların özelliğinin doğal sonucu olan özel risklerden gerçekleşmesi halinde taşıyıcıların sorumlu olmayacağı; hal böyle olunca somut olaydaki hasarların taşıyıcının kamyonlarındaki çadır ya da emtianın sarıldığı ambalajların dış yüzeylerinden sızan sulardan kaynaklanmadığı, bu tür su sızmalarının dava konusu taşımalar yönünden gerçekleşmediği; artık ambalaj malzemesinin içindeki emtiaya nazaran uygun ve kaliteli olup olmadığının taşıyıcı tarafından denetlenemeyeceği, bundan eşyayı yükleyen satıcının sorumluluğunun söz konusu olduğu, ambalaj içindeki emtianın da niteliğine göre kullanılacak ambalaj malzemesini taşıyıcının belirleyemeyeceği, böyle bir yükümlülük yüklenemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

… İlk Derece Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, …”


  • Kargo şirketinin hasardan sorumluluğu ve ambalaj denetimi
  • Kargo şirketinin sorumluluktan kurtulması
  • Alıcının bildirim yükümlülüğü

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ 2022/3467 E., 2022/6446 K.

“6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 875 inci maddesi gereğince; taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Taşıyıcının bu yükümlülüğüne karşın eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olması halinde gönderen veya gönderilene aynı Kanun’un 889 uncu maddesi gereğince bildirimde bulunma yükümlülüğü yüklenmiştir. Buna göre eşyanın açık zıyaı veya hasarının en geç teslim sırasında teslim edene bildirilmemesi halinde yani ihtirazi kayıtsız kabul edilmesi durumunda eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğinin varsayılacağı maddede karine olarak öngörülmüştür. Taşıyıcının sorumluluğu için karinenin aksi, eşyanın taşıyıcıya teslimden sonra gönderilene ulaşmasına kadar geçen süreçte hasara uğradığının ispat edilmesi gerekmektedir.

Taşıyıcının sorumluluktan kurtulmasında genel sebepler ve özel sebepler ayrımı yapılmış olup, taşıyıcı ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 875/2, 876 ve 878 inci maddelerinde gösterilen hallerin mevcudiyetini ispat etmek suretiyle mesuliyetten kurtulabilir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 878 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince; hasarın gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlama sonucu oluşması halinde doğan zarardan taşıyıcı sorumlu tutulamayacaktır. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise, herhangi bir zararın hal ve şartlara göre birinci fıkrada öngörülen bir sebebe bağlanmasının muhtemel bulunduğu durumlarda zararın bu sebepten ileri geldiği de kabul edilecektir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 862 nci maddesi gereğince; ambalaj ve işaretleme yükümü gönderene yüklenmiştir. Bu hükme göre eşyanın niteliği kararlaştırılan taşıma dikkate alındığında, ambalaj yapılmasını gerektiriyorsa, gönderen eşyayı zıya ve hasardan koruyacak ve taşıyıcıya zarar vermeyecek şekilde ambalajlamak zorundadır. Bununla birlikte ambalajlama gönderene ait olsa bile taşıyıcının malın sağlam ve tam olarak teslimi sorumluluğu çerçevesinde gerek istifleme gerekse ambalaj itibarıyla taşımaya uygunluğu noktasında denetleme görevi mevcuttur. Bir başka deyişle yetersiz ambalaja rağmen ihtirazi kayıt koymaksızın taşımayı kabul eden taşıyıcının meydana gelen zararda müterafik kusurunun (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52 nci maddesi) bulunduğunun kabulü gerekir.

Taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen hasarından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda ise tazmin edilecek zararın kapsamı ve sınırları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 880 inci maddesi gereğince belirlenecek olup bu tazminat, eşyanın hasara uğraması hâlinde, onun taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki farka göre belirlenmesi gerekmektedir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında eşyanın değerinin piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre tayin edileceği belirlenmiştir. Eşya, taşınmak üzere teslimden hemen önce satılmışsa, satıcının faturasında taşıma giderleri mahsup edilerek gösterilen satış bedelinin piyasa fiyatı olduğu varsayılır.

Bu şekilde belirlenerek ödenecek tazminat ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 882 nci maddesine göre, 880 ve 881 inci maddeleri uyarınca, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı hâlinde taşıyıcının sorumluluğu; gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının, gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının, net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Özel Çekme Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir.

Ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 886 ncı maddesi uyarınca taşıyıcı veya aynı Kanunun 879 uncu maddede belirtilen kişiler zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiil veya ihmalle sebebiyet verdiklerinin ispat edilmesi halinde sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacaklardır.

Sorumluluğun kapsamı yönünden oluşan zararın belirlenmesi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 880 ve 882 nci maddeleri uyarınca, taşınan televizyonun kullanılamaz hale gelmesi halinde varsa hurda değeri de gözetilerek hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki farka göre zarar tutarının belirlenmesi, taşıyıcının sorumlu olduğu bu tazminatın da gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 özel çekme hakkını karşılayan tutar ile sınırlı olması gerektiği dikkate alınarak tazminatın belirlenmesi gerekmektedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece taşıma hukuku, paketleme ve ambalajlama ile hasara uğrayan eşya konusunda uzman kişilerden oluşacak bilirkişi kurulunca ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor tanzim ettirilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan somut davaya ilişkin yerinde bulunan kanun yararına temyiz itirazlarının kabulü ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.”


  • Alıcının kargo hasarını bildirim yükümlülüğü
  • Çekilen fotoğraf ve video kayıtlarının hasarı ispatı elverişliliği

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ 2021/4712 E., 2022/331 K.

“6102 sayılı TTK’nın 875. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından alıcısına teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Taşıyanın sorumluluktan kurtulma halleri aynı Yasa’nın 876 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

Yine 6102 sayılı TTK’nın “Bildirim” başlıklı 889. maddesinin birinci fıkrasında, eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilenin en geç teslim anına kadar zıyaı veya hasarı bildirmesi aksi halde eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğinin varsayılacağı, bildirimde ise zararın gerekli açıklıkla belirtilmesi ve nitelendirilmesinin gerekli olduğu, ikinci fıkrasında ise birinci fıkradaki karinenin, zıya veya hasarın açıkça görünmemesi ve eşyanın tesliminden sonra yedi gün içinde bildirilmemesi hâlinde de geçerli olduğu düzenlemiştir.

Buna göre gönderen veya gönderilenin, ziya veya hasar halinde taşıyıcıya karşı haklarını kullanabilmesi için emtia teslim alınırken ihtirazi kayıt koyması, kanunda belirtilen süreler içinde ve kanunda belirtilen şekilde bildirimde bulunması gereklidir.

Somut olayda davacı taşıma şirketi, gönderinin 08.12.2017 tarihinde alıcısına teslim edildiğini, kargonun alıcısı tarafından herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden teslim alındığını iddia etmiştir. Davalı taraf, delil olarak fotoğraf ve tanık anlatımına dayanmıştır.

Mahkemece, dosyaya sunulan fotoğraflarda taşıma sözleşmesine konu emtianın kırılmış olduğu, davacı kargo şirketinin üzerine düşen edimi tam olarak yerine getirmediği, davalıya atfedilecek bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de Dairemizin yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere (Yargıtay 11. HD’nin 06.06.2012 tarih 2011/4147 E. 2012/9862 K. sayılı, 30.10.2012 tarih, 2012/1312 E. 2012/16890 K. sayılı, 18.10.2016 tarih, 2015/11530 E. 2016/8203 K. sayılı ilamları) TTK’nın 889. maddesine uygun şekilde hasar ihbarında bulunulmadığı takdirde, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği yönünde taşıyıcı lehine bir karine oluşur. Karinenin, aksini ispat külfeti bu durumda alıcıya düşer. Alıcı olan davalı taraf dosyaya bu yönde fotoğraf sunmuş ve tanık anlatımına dayanmıştır. Bu durumda mahkemece davalının sunduğu bu delillerin davacı taşıyan lehine oluşan karinenin aksini ispata yeterli olup olmadığı değerlendirilmeksizin karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın HMK 363/1 maddesi gereği bozulması gerekmiştir.”


Kargo avukatı kayıp kargo hasarlı kargo

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2023/11988 E., 2024/3282 K.

“Daire’nin 10.11.2020 tarihli ve 2020/3076 Esas 2020/3820 Karar sayılı ilamıyla; “Dosya kapsamından; davacıya ait başvuru evraklarının bulunduğu kargo 06/08/2014 tarihinde Düzce Üniversitesi rektörlüğüne iade edildiği, söz konusu evrakların rektörlük tarafından davacı hekime 07/08/2014 tarihinde teslim edildiği, davacının 28/08/2014 tarihli 58. dönem tıpda uzmanlık devlet hizmetleri yükümlülüğü kurasına katılamadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda mahkemece; davacı hekime 07/08/2014 tarihinde başvuru evraklarının iade edildiği, kura tarihinin 28/08/2014 tarihi olduğu gözetildiğinde davacının yeniden başvuruda bulunma imkanının olup olmadığı, başvuru için yeterli sürenin bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Mahkemece bu hususlar üzerinde durularak kurayı yapan kuruluşun başvuru takvimi de dosya içine alınarak evrakların davacı hekime iade edildiği tarihten sonra başvuru için yeterli sürenin bulunması durumunda zararın oluşup oluşmadığı, zarar oluşmuş ise maddi zararın doğru şekilde tespit edilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Somut uyuşmazlıkta manevi tazminatın yasal şartları oluşmadığından davacının manevi tazminat talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının başvuru evrakının 01.07.2014 tarihinde Düzce Üniversitesi tarafından hazırlandığı, 11.07.2014 tarihinde davalı kargo şirketine teslim edildiği, 06.08.2014 tarihinde teslim edilemedi açıklaması ile Düzce Üniversitesine iade edildiği, 11.07.2014 tarihinde davalı kargo şirketine teslim edilen evrakın 21.07.2014 tarihine kadar Sağlık Bakanlığı’na ulaşması gerektiği, halbuki tescil evrakının 28.08.2014 tarihinde bahsedilen kuruma ulaştığı, bu durumda 11.07.2014 tarihi ile 21.07.2014 tarihi arasında 10 günlük süre içerisinde gerekli teslimi yapmayan davalı kargo şirketinin kusurlu olduğu, bilirkişi tarafından hesaplanan maddi zarardan davalının sorumlu olacağı gerekçesiyle maddi tazminat davasının kabulü ile 10.177,28 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

…Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA…”


  • Kargonun eksik teslim edilmesi
  • Kayıp kargo tazminat hesaplaması
  • Kargonun taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değere göre hesaplama yapılması

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2023/1714 E., 2024/58 K.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; halı ticareti ile uğraşan müvekkili ile davalı arasındaki taşımacılık sözleşmesi uyarınca, müvekkiline gelen halıların teslimi veya müvekkilinin sattığı halıların başka illerdeki halı ticareti ile uğraşan kişilere gönderilmesinin sağlandığını, ancak 16.09.2010 tarihli taşıma kargosuna konu halılardan bir kısmının ilgili yerlere teslim edilmediğini, teslim edilmeyen halılara ilişkin olarak davalıya bir çok kez müracaat edilip, 03.11.2010 tarihli yazı ile de davalı şirketin genel müdürlüğüne müracaat edilmesine rağmen olumlu bir sonuç alınamadığını, müvekkilinin halı sahiplerinin zararlarını karşılamak zorunda kaldığını, bu suretle müvekkilinin toplamda 170.000,00 TL zarara uğradığını, bu konuda kusuru ve sözleşmeye aykırı davranışı bulunan davalı şirketin zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL’nin müracaat tarihi olan 03.11.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.


Davacı vekili, 14.05.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 160.000,00 TL artırarak toplam 170.000,00 TL’nin dava dilekçesindeki koşullarla davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, sevk irsaliyesinde teslim … kısmında müvekkili şirketin personelinin isim ve imzasının olmadığını, davacı tarafça sunulan imzanın müvekkili şirket personeline ait olmadığını, davacının müvekkili şirkette kaybolduğunu iddia ettiği 15 adet halının içeriği hakkında teslim sırasında herhangi bir beyanın yer almadığını, davacının dava konusu halıları müvekkili şirkete teslim ettiğini ispatlamak zorunda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.


III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen İlk Karar
Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince 05.06.2012 tarihli, ve 2010/292 E., 2012/125 K. sayılı kararında, dava konusu halıların davalı şirkete teslim edildiğinin kesin olarak kanıtlandığı ancak daha sonra kaybolduğu ve davacıya iade edilmediğinin anlaşıldığı, bilirkişi kurulu raporuyla davacının zararının tespit edildiği gerekçesiyle toplam 170.000,00 TL’nin davalı şirketten alınmasına, 10.000,00 TL’sine dava tarihinden, geri kalan 160.000,00 TL’sine ise ıslah tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesine karar verilmiş, davalı vekilince temyiz edilmiştir.


B. Birinci Bozma Kararı
Dairemizin 20.03.2014 tarihli ve 2012/14409 E., 2014/5397 K. sayılı kararında davalı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilmiş, ancak davacının, davalının yetkili acentesine taşınmak üzere sevk irsaliyesi ile teslim ettiği ve sevk irsaliyesinde özellikleri belirtilen halıların bir kısmının alıcılarına teslim edilmediğinin, taşınması esnasında kaybolduğunun anlaşılması karşısında davacının kaybolan halılar nedeniyle uğradığı zararın davalı tarafından tazmini gerektiğinden öncelikle davacının söz konusu kayıp olayı nedeniyle uğradığı zararının tespit edilmesi gerektiği, davacı, kaybolan halılar nedeniyle halı sahiplerinin zararlarını ya halı vermek ya da nakit para ödemek suretiyle karşıladığını, bu şekilde toplamda 170.000,00 TL zarara uğradığını ileri sürmüş ise de bu zararı kanıtlayıcı yönde bilgi, belge ve makbuzları ortaya koymadığı gibi davadan önce el yazısı ile hazırlanarak davalıya verilen kayıp halıların değerleri de gösterilmek suretiyle hazırlanan listede, sonuçta kaybolan halılardan kaynaklanan zararın 84.300,00 TL olarak belirtildiği, bu durumda, davacının kaybolan halılar nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararını kanıtlamaya yönelik bilgi ve belgeleri sunması, sunduğu deliller değerlendirilerek uğradığı zararın tespit edilmesi ve buna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönde hiçbir inceleme yapılmaması doğru olmadığı gibi davacının zararını 84.300,00 TL olarak belirtmesine rağmen bilirkişiler tarafından hiçbir dayanağı olmadan belirlenen fiyat tablosuna göre hesaplanmış 180.440,00 TL esas alınarak davacının istemi olan 170.000,00 TL’ye hükmedilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle karar davalı yararına bozulmuştur.


C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince 17.03.2015 tarihli ve 2014/229 E., 2015/102 K. sayılı kararında davacı tarafından talep edilen zararın kanıtlanması yönünde bilgi, belge ve makbuzların ortaya konulmadığı, ancak davadan önce davacı tarafından el yazısı ile hazırlanarak davalıya verilen kayıp halılardan kaynaklanan zararın 84.300,00 TL olarak belirlendiği, bu haliyle davacının kayıp olan halılar nedeniyle uğramış olduğu zararın 84.300,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 84.300,00 TL’nin 10.000,00 TL’sine dava tarihinden itibaren, 74.300,00 TL’sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.


D. İkinci Bozma Kararı
Dairemizin 21.03.2016 tarihli ve 2015/7741 E., 2016/3058 K. sayılı kararıyla bozma ilamına uyulmasına rağmen, davacı tarafından talep edilen zararın kanıtlanması yönünde bilgi, belge ve makbuzların ortaya konulmadığı belirtilerek davacının dava öncesi davalıdan talep ettiği miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bozma içeriğine uygun, denetime elverişli bir bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bozma gereği yerine getirilmeden karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle karar taraflar yararına bozulmuştur.


E. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece, 20.02.2018 tarihli ve 2016/402 E., 2018/103 K. sayılı karar ile dava konusu kargo teslimi sırasında kaybolan halıların sevk irsaliyesindeki nitelikleri dikkate alındığında halıların toplam değerinin 45.300,00 TL olduğu gerekçesiyle davacının davasının ıslah dilekçesi de nazara alınarak kısmen kabulü ile 45.300,00 TL’nin davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine, karar altına alınan miktarın 10.000,00 TL’si yönünden dava tarihinden, geri kalan 35.300,00 TL yönünden ise ıslah tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesine karar verilmiş, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

F. Dairemiz Üçüncü Onama-Bozma Kararı
Dairemizin 20.05.2019 tarihli ve 2018/2591 E., 2019/3922 K. sayılı kararıyla yukarıda (E) bendinde yazılı karar onanmış, davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dairemizin 11.02.2021 tarihli ve 2019/3756 E., 2021/1108 K. sayılı kararında davalı vekilinin sair karar düzeltme sebepleri reddedilmiş ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşımaya konu sevk irsaliyesinde nitelikleri belirtilen tüm halıların rayiç bedelinin 45.300,00 TL olduğu belirtildiği, mahkemece de belirtilen bu bedele hükmedilmiş ise de, dava dilekçesinde sevk irsaliyesinde görülen ve nitelikleri belirtilen 6 adet halının ilgili fabrikalara tesliminin yapıldığı ancak, 15 adet halının teslim edilmeyerek davacının zarara uğratıldığının iddia edilmiş olması karşısında, talebi aşar şekilde, sevk irsaliyesinde nitelikleri belirtilen tüm halıların rayiç bedeline hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle 20.05.2019 tarihli onama ilamı kaldırılarak, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

G. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile teslimi yapılmayan 15 adet halının rayiç bedelinin bilirkişi marifetiyle hesaplandığı, halıların toplam değerinin 101.000,00 TL olduğu, davacının 14.05.2012 tarihli dilekçesiyle davasının 170.000,00 TL olarak ıslah ettiği ancak davalı yararına bozma kararı verildiği ve bu hususun usuli kazanılmış hak teşkil ettiği, davalı lehine oluşan müktesep hak gözetilerek karar verilmesi gerektiği, davalının aleyhine olacak şekilde hüküm kurulamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 101.000,00 TL’nin davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine, karar altına alınan miktarın 10.000,00 TL’si yönünden dava tarihinden bakiye 91.000,00 TL yönünden ıslah tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesine karar verilmiştir.


IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.


B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; karara dayanak oluşturan 21.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda kayıp olduğu ileri sürülen ürünlerin güncel değerlerinin hesaplandığını, ancak uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (Mülga 6762 sayılı Kanun) 785 … maddesi uyarınca tazminat tutarının, eşyanın gönderilene teslim edileceği yerdeki değerine göre hesaplanması gerektiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 880 … maddesine göre de tazminat miktarının eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamanındaki değeri olması gerektiğini, davacının iddiasına göre, 2010 yılında metrekare fiyatı 7.650,00 TL’yi bulan 15 adet halıyı bir çuval içerisinde, binlerce kargonun yurt içi dağıtımını yapan bir firmaya, özensizce teslim etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının basiretli bir tacir gibi davranmamasından kaynaklanan zararından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacının, kargoya halıları teslimi sırasında içerik beyanında bulunmadığından mevcut durumun kötüye kullanmaya müsait olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.


C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalının taşınmasını üstlenerek teslim aldığı halıların bir kısmını taşıma esnasında kaybetmesi nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir…


2.Dava, davalının taşınmasını üstlenerek teslim aldığı halıların bir kısmını taşıma esnasında kaybetmesi nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkin olup, Dairemizin 11.02.2021 tarihli ve 2019/3756 E., 2021/1108 K. sayılı ilâmında, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşımaya konu sevk irsaliyesinde nitelikleri belirtilen tüm halıların rayiç bedelinin 45.300,00 TL olduğunun belirtildiği, Mahkemece de belirtilen bu bedele hükmedildiği ancak dava dilekçesinde, sevk irsaliyesinde görülen ve nitelikleri belirtilen 6 adet halının ilgili fabrikalara tesliminin yapıldığı, 15 adet halının teslim edilmeyerek davacının zarara uğratıldığının iddia edilmiş olması karşısında, talebi aşar şekilde, sevk irsaliyesinde nitelikleri belirtilen tüm halıların rayiç bedeline hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozmaya uyularak tekrar bilirkişiden halıların rayiç değeri belirlenmek üzere ek rapor alınarak, 15 adet halı için tespit edilen rayiç bedele göre karar verilmiş ise de, Dairemizin 11.02.2021 tarihli bozma ilamına konu Mahkeme kararında tespit edilen bedelin, Mahkemenin 14.02.2017 tarihli celsesinde kurulan ara kararına göre, halıların dava tarihindeki değerine göre hesaplandığı anlaşılmaktadır.

3.Mahkemece, uyulan bozma ilamında işaret edildiği üzere, teslim edilmeyen 15 adet halının 06.12.02017 tarihli bilirkişi raporundaki bedeli esas alınarak, dava ve ıslah tarihlerine göre karar verilmesi gerekirken, bozma kararı sonrası tekrar 15 adet halının rayiç değeri tespit ettirilerek ve davalı lehine bozma ilamı ile oluşan müktesep hak dikkate alınmayarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.


  • Alıcının belirtilen adreste bulunmaması
  • Kargo şirketinin kayıp kargo nedeniyle sorumluluğu

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2023/1211 E., 2023/4214 K.

“I. DAVA
Davacı vekili, müvekkili firmanın davalıya teslim ettiği ve içinde medikal malzeme bulunan kargonun alıcısına teslim edilmediğini, malların kaybolduğunu, müvekkili firmanın davalının kusuru nedeniyle maddi zarara uğradığını ileri sürerek 115.986,00 TL’nin faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili, teslim edildiği iddia edilen ürünün koli içinde medikal malzeme olduğu hususunun kontrolü yapılarak tespit edilmediğini, davacının maddi çıkar sağlamak için gerçeğe aykırı fatura düzenlediğini, alıcı firmanın belirtilen adreste bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
..

B. Bozma Kararı
Dairemizin 27.02.2015 tarih, 2014/17302 E. ve 2015/2741 K. sayılı kararıyla davalının kargonun kendisi tarafından alınmadığına dair bir savunmada bulunmadığı, teslim edilen koli içinde medikal malzeme olduğu hususunun kontrolü yapılarak tespit edilmediğini, davacının maddi çıkar sağlamak için gerçeğe aykırı fatura düzenlediğini, alıcı firmanın belirtilen adreste bulunmadığını savunduğu fakat buna dair herhangi bir delil ibraz etmediği, alıcının gösterilen adreste bulunmamasının tek başına taşıyıcıyı sorumluluktan kurtaran ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) 871 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki hallerden olmadığı, Mahkemece bu hususlar gözetilerek davacının zararının anılan Kanun’un 785 inci maddesi de dikkate alınmak suretiyle tespit edilmesi gerektiğine işaret edilerek karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyularak davacının taşınacak koliyi 23.12.2011 tarihinde davalı taşıyana teslim ettiği, taşıyanın antetli kağıdının basılı olduğu ambar tesellüm fişini düzenleyerek davacıya verdiği, kargonun alıcısına ulaşmadığı, alıcının gösterilen adreste bulunmamasının tek başına taşıyıcıyı sorumluluktan kurtaran bir hal olmayıp olay tarihi itibarıyla uygulanması gereken 6762 sayılı Kanun’un 781 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki hallerden olmadığı, kargoya verilen malların değerinin 115.986,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
..

B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; onama ilamının gerekçesiz olduğunu, kim tarafından imzalandığı ve içeriği belirsiz bir teslim belgesine itibar edilerek hüküm kurulduğunu, sözde satış sözleşmesinin muhatabı …’in medikal malzeme işi yapmadığını, cerrahi malzeme satın almadığını, sanıkla bu malzemelerin satışına ilişkin bu tür bir sözleşme yapmadığını ceza yargılamasındaki beyanları ile ortaya koyduğunu, Öz Doğa Ltd.Şti.’nin sözleşme tarihinde ticareti ve adresini terk ettiğinin belirlendiğini, gerçek bir satış ve taşıma yapılmadığını, Mahkemece davacı şirket yetkilisinin ceza dosyasındaki beraat kararı bağlayıcı olmamasına karşın itibar edilip ceza dosyasındaki maddi olgulara itibar edilmediğini, Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/375 E. sayılı dosyasının celbi ve incelenmesi, davacı şirketin satış sözleşmesinin karşı tarafı olan Özdoğa Orman Ürünleri Ltd. Şti.’nin ve medikal malın satın alındığı iddia edilen Melisay Grup Med. İnş. Elek. Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kayıtlarının, vergi dairesi kayıtlarının, bu firmalara ve … …’e ait banka kayıtlarının incelenmesi, tüm bu şirketlerin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması, 13.05.2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazların karşılanması için yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini, esas sermayesi 5.000,00 TL olan bir şirketin 115.986,00 TL’lik bir malın bedelini ödemesinin mümkün olmadığını, malzeme bedelinin ödenmediğinin ceza dosyasında sanık … … tarafından 29.11.2016 tarihli duruşmadaki beyanı ile sabit olduğunu, fotokopi şeklindeki teslim fişine itibar edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, gerçek mal alışverişi olmadığı için dava dışı Melisay firması yönünden inceleme yapılmaması, yetkilisinin isticvap edilmemesinin hatalı olduğunu, Öz Doğa Ltd.Şti.’nin yetkilisinin ceza dosyasındaki beyanları karşısında satış sözleşmesinin imza sahteliği yönünden incelenmediğini, müvekkiline teslim edildiği iddia edilen kolinin içeriğinin belirsiz olduğunu, kolinin içerisinde 115.986,00 TL değerinde medikal malzemenin bulunduğuna dair davacı beyanı dışında delil bulunmadığını, kargonun müvekkili şirkete teslim edildiği ve müvekkil şirket uhdesindeyken kaybolduğunun ispat edilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişilerin somut uyuşmazlığa uygun uzmanlığa sahip olmadıklarını, rapor içeriğinin denetime elverişsiz ve yetersiz olduğunu ileri sürerek ve resen nazara alınacak sebeplerle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taşıma için davalıya teslim edilen kargonun alıcısına teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup uyuşmazlık davacının zararının ne kadar olduğu noktasındadır.
..

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteminin reddi gerekir…”


  • Taşıma sırasında hasar gören kargolar nedeniyle icra takibi başlatılması
  • Faturaya itiraz

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2023/992 E., 2023/7739 K.

“…B. Bozma Kararı
Dairemizin 27.11.2017 tarih, 2016/4600 E. ve 2017/6619 K. sayılı kararıyla taraflar arasında 03.05.2012 tarihli taşıma sözleşmesi düzenlendiği ve taraflar arasında ticari ilişki olduğunun çekişmesiz olduğu, davacı tarafın, davalının muhtelif tarihlerde yaptığı taşımalar esnasında hasar gören veya ziyaa uğrayan ürünler için kendisinin yaptığı ödemelerden dolayı davalı tarafa fatura kesildiğini, ancak faturaların iade edildiğini, bunun üzerine yapılan icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek işbu davayı açtığı, dava dilekçesi ekinde ise bir kısım meydana gelen hasarlarla ilgili davalı firma çalışanlarının imzasının olduğunu ileri sürdüğü teslim tutanakları, kargo tesellüm fişleri, sevk irsaliyeleri ve davacıya yapılan ödeme başvuruları gibi çeşitli belgelere de delil olarak dayadığı, davacı delilleri tartışılıp değerlendirilmeksizin yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddinin doğru olmadığına işaret edilerek bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile incelemeye sunulan defter ve belgeler, teslim tutanakları, kargo tesellüm fişleri, sevk irsaliyeleri ve davacıya yapılan ödeme başvuruları, faturalar ile tüm dosya kapsamına göre davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 9.192,03 TL alacağının bulunduğu, davalı tarafça, davalı şirketin 17.408,91 TL asıl alacak borcunun bulunmadığına dair yemin eda edildiği, alacak likit olduğundan davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 9.192,03 TL asıl alacak yönünden davalının itirazın iptaline, fazlaya ilişkin kısmın reddine, takibin kabul edilen asıl alacak miktarı yönünden aynı koşullar ile devamına, asıl alacağın %20 si üzerinden hesap edilecek icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

…Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA…”

ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK

Web sitemiz’de çerezler kullanıyoruz. Bu, web sitemizi kullandığınız sürece çerez politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelir.