EMEKLİ MAAŞINDAN KESİNTİ

Eskişehir icra avukatı emekli maaşından kesinti

Emekli maaşından kesinti, emeklilerin sıklıkla mağduriyet yaşadığı konulardan birinin oluşturmaktadır. Emekli maaşının ülkedeki enflasyon, yaşam koşulları göz önüne alındığında asgari yaşam maliyetini bile karşılamadığı düşünüldüğünde, emekli maaşından çeşitli borçlar nedeniyle yapılan kesintiler nedeniyle emekliler yaşamını idame ettiremeyecek duruma getirilmektedir. Peki hangi borçlar nedeniyle emekli maaşından kesinti yapılabilir? Haksız yapılan kesintilerin iadesi için neler yapılabilir? Bu yazımızda tüm bu sorulara cevap verilmeye çalışılacaktır.

Emekli Maaşından Kesinti Yapılması Yasağı

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu md. 93 uyarınca sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez.

Gelir, aylık ve ödenekler; 5510 sayılı Kanunun 88. maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Ancak bu yasak, emeklilere karşı icra takibi başlatılamayacağı şeklinde anlaşılmamalıdır. Emeklilerin borçlarından dolayı haklarında icra takibi başlatılabilir, emekli maaşı dışındaki diğer hak ve alacaklarına haciz konulabilir.

Belirtmek gerekir ki, emekli maaşından kesinti yapılması yasağı, Bağkur veya Emekli Sandığına tabi olması farketmeksizin tüm emeklileri kapsamaktadır. Ancak SGK dışındaki bir kurum tarafından örneğin OYAK tarafından ödenen gelir, emekli aylığı gibi ödemeler bakımından haciz yasağı geçerli değildir.

Emekli Maaşından Kesinti Yapılabilen Alacaklar Nelerdir?

5510 sayılı Kanuna göre, emekli maaşından kesinti yapılabilen alacak kalemleri şunlardır:

  • 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde belirtilen SGK’ye ödenmesi gereken prim ve diğer alacaklar,
  • Sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, katılım payları,
  • Nafaka borçları.

Bu sayılan alacaklar dışında kural olarak emekli maaşına haciz konulması, emekli maaşından kesinti yapılması hukuka aykırıdır. Haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.

Emeklinin Muvafakati

Eskişehir icra avukatı emekli maaşından kesinti

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda emekli maaşından kesinti yapılamayacak alacaklar için bir istisna öngörülmüştür. Buna göre emekli maaşının haczedilmesi ve maaştan kesinti yapılması konusunda emekli borçlunun muvafakati yani onayı var ise, sayılan alacaklar dışındaki alacaklar için de emekli maaşına haciz konulabilmesi mümkündür. Yani Kanuna göre emekli maaşından kesinti yasağının tek istisnası, emekli borçlunun rızasıdır.

Emekli borçlu, haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebilir. Ancak icra takibi kesinleşmeden ve hacizden önce icra dairesine dilekçe ile yapılan muvafakatname geçersiz olup, bu mavafakate dayanarak emekli maaşına haciz konulamaz.

DİKKAT! Bankaların kredi kartı borcu veya bankaya olan diğer borçlarından dolayı emekli borçluya karşı icra takibi başlatmaksızın emekli maaşından kesinti yapması, somut özelliğine göre geçerli kabul edilebilmektedir. Yargıtay, emeklinin banka ile yaptığı kredi işlemlerinde maaşından kesinti yapılmasına ilişkin muvafakatin, müzakere edilerek verilmesi, sözleşmedeki buna ilişkin hüküm konusunda bilgilendirilmesi gibi durumlarda geçerli olduğunu; emeklinin taksitlerin emekli maaşından ödenmesini veya ödenmeyen taksitlerin emekli maaşından kesilmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp blokenin kaldırılmasını istemesinin hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağını vurgulamaktadır.

Emekli Maaşından Yapılan Kesintiye İtiraz

Yukarıda belirtildiği üzere 5510 sayılı Kanun hükmü uyarınca SGK alacakları ile nafaka alacakları dışında emekli maaşına haciz konulması ve emekli maaşından kesinti yapılması mümkün değildir. Ancak uygulamada, özellikle bankalar tarafından sıklıkla kredi işlemleri sırasında emekliden maaşından kesinti yapılmasına muvafakat ettiğine dair yazı alınmakta ve buna dayalı olarak emekli maaşından kesinti yapılmaktadır. Bankaların kredi kartı borcundan dolayı emekli maaşına haciz işlemine karşı, yapılan kesintinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulması mümkündür.

Emekli maaşından kesinti için icra mahkemesine yapılan şikayetin reddi halinde, şikayetten sonra yapılan kesintiler için tekrar şikayet yoluna başvurulabilir. Nitekim her kesinti, yeni bir haciz işlemi oluşturur ve yapılan her haciz işlemine itiraz etmek mümkündür.

Ancak belirtmek gerekir ki, nafaka alacakları yönünden nafaka borcunun çocuğun ergin olduğu veya eğitim hayatının tamamlandığından bahisle sona erdiğine ilişkin itirazlar icra mahkemesi tarafından incelenmemektedir. Bu itirazlar için genel mahkemelerde menfi tespit veya istirdat davası açılması gerekmektedir.

EMEKLİ MAAŞINDAN KESİNTİ YARGITAY KARARLARI

Eskişehir icra avukatı emekli maaşından kesinti

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/3498

Karar Numarası: 2022/5173

“…Davacı, kredi sözleşmesinin 2. ve 9.maddesi ile özellikle  sözleşmenin eki niteliğindeki 18.03.2011 tarihli taahhütnamede de, “–sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kapsamında hak ettiğim ve edeceğim gelir, aylık ve ödeneklerim ile …adı geçen kurum nezdinde tahakkuk etmiş ve edecek olup … bankanız nezdindeki borçlarıma mahsup edilmesine muvaffakat ettiğimi..’ şeklinde beyanda bulunmuştur.

17.4.2008 tarih ve 5754 Sayılı Yasanın 56.maddesi ile değişik 5510 Sayılı Yasanın 93. maddesinde; “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88.maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine İİK.83/a bendinde “Borçlunun, hacizden önceki bir dönemde haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkın haczedilebileceğine dair alacaklıyla yapmış olduğu anlaşma geçerli değildir.” hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanunun 32.maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK.nun 93/1.maddesinde, “bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından  reddedileceği” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK.nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Yasanın 93.maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile  belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.

Somut olayda davacı yukarıda zikredilen yasal düzenlemeler yürürlükte iken kredi sözleşmesini imzalamıştır.

Davacı sözleşmenin her sayfasını ve taahhütnameyi ayrı ayrı imzalamış olup, artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilmediği söylenemez. Bankanın sözleşme hükümlerine göre yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi gerekir.

(TMK m.2) Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimini tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi  halde; kredi isteyen kişinin  mali durumu  ve maaş gelirine göre  borcunun ödenebileceği güvencesiyle  kredi veren bankanın  alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi  gibi bir sonuç doğacaktır.

Nitekim dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle bilirkiş raporunun incelenmesinde; davacının herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın ödenen maaştan otomatik kesilmesine muvafakat verdiğini,dava tarihine kadar kesinti yapıldığı ancak ocak 2018 yılında bu blokenin bankaca kaldırıldığı, hesabın sadece maaş hesabı olup, başkaca bir amaçla kullanılmadığı ve hesaba yatan maaşların tümüyle borçlara mahsup edilmediği bildirilmiştir.

Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince davanın reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya, Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına uygun olup, bir isabetsizlik bulunmadığından, bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…”


YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2023/4990

Karar Numarası: 2024/1857 

“…Şikayetçinin icra mahkemesine başvurusu, emekli maaşı üzerine konulan haczin kaldırılmasına ilişkindir.
5510 sayılı Yasa’nın 93. maddesinde; “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü yer almaktadır. 28.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun’un 32. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu’nun 93/1. maddesine eklenen fıkra ile; “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir.” hükmü getirilmiştir. Buna göre muvafakatin geçerli olması için borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması yeterlidir. Bu düzenleme usule değil esasa ilişkin olup, İİK’nın 83/a maddesi karşısında özel hüküm sayılır ve öncelikle uygulanır.
Somut olayda alacaklı yanca borçlu hakkında icra takibine başlandığı, borçlunun icra dairesine gelerek ödeme emrini 29.12.2017 tarihinde elden tebliğ aldığı, borçlunun aynı gün icra dairesine verdiği dilekçe ile borcu kabul ederek, lehine işleyecek sürelerden feragat ettiği ve emekli maaşının haczine muvafakat ettiği görülmüştür.
Buna göre aynı dilekçe ile borcun kabul edilerek hacze muvafakat edilmesi, takibin kesinleşmesi ile aynı anda olduğundan, bir diğer ifade ile takibin kesinleşmesinden sonra olmadığından geçersizdir.
O halde, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda incelenen İlk Derece Mahkemesi kararı isabetli olduğundan, HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, istinaf isteminin esastan reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir…”


YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2023/2668

Karar Numarası: 2024/175 

“…5510 sayılı Yasa’nın 93.maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir” hükmü yer almaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, alacaklı SGK tarafından borçlu aleyhine İstanbul … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/242 – 2020/92 E.K.sayılı 12/03/2020 tarihli ilamına dayalı olarak kurum zararının tahsili konulu alacak davasında hükmedilen cezai şart ve reçete bedeli alacağının tahsili için 2004 sayılı İcra İflas Kanununa göre icra takibinin başlatıldığının,

Takibe konu alacağın “Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmeliğin” 4/d maddesi yollaması ile 5502 sayılı Kanunun 37. maddesinde yer alan “Diğer alacaklar” dan olmayıp, bu itibarla 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde belirtilen “Diğer alacaklar” kapsamında bulunmadığının, başka bir deyişle amme alacağı niteliğinde olmadığından emeklimaaşının 5510 sayılı Kanunun 93. maddesi uyarınca haciz konulamayacağının, davalı – borçlunun emeklimaaşına haciz konulması talebinin reddine dair memurluk kararının usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşılmasına göre, davacı/alacaklının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının genişletilmiş bu gerekçe ile ONANMASINA…”


YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/11884 

Karar Numarası: 2023/4223

“….Dava konusu olay, sanığın Devrek’te bir avukatlık bürosunda çalışmakta olan … isimli kişiye 09.04.2015 düzenleme tarihli, 09.05.2015 vade tarihli 70.000 TL bedelli senet düzenleyerek vermesi üzerine, Devrek İcra Müdürlüğünün 2015/5882 Esas sayılı dosyasında 16.11.2015 tarihinde başlatılan takip nedeniyle sanığın emeklimaaşından aylık 2.400,00 TL kesilmesine muvaffakat ettiği ve bu surette alacaklıyı zarara uğratmak kastı ile mevcudun eksiltildiği iddiasına ilişkindir.

IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde; yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre;
1.Sanığın üzerine atılı bulunan İİK’nın 331 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen takibi şikayete bağlı olan seçimlik hareketli bu suçun; “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla,
“1-)Mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak,
2-)Telef ederek
3-)Kıymetten düşürerek,
4-)Hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek,
5-)Asıl olmayan borçlar ikrar ederek;
Mevcudunu suni surette eksiltirse” şeklinde sıralanan seçimlik hareketlerden herhangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşulların da (alacaklının, borçlu aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde) gerçekleşmesi halinde oluşacağı yerleşik uygulamalarda benimsenmiştir.

Somut olayda; dosya kapsamında mevcut tüm bilgi, belge ve beyanlar dikkate alındığında, oluşa göre sanığın üzerine atılı eylemin sübut bulduğunun dosya içeriğinden anlaşılması nedeniyle, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir…”


YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/11554

Karar Numarası: 2023/3760

“…I. DAVA
Alacaklı icra mahkemesine başvurusunda; borçlunun … Yardımlaşma Kurumundan almış olduğu maaşının tümüne haciz konulması taleplerinin maaşın 1/4′ ü üzerine haciz uygulanması şeklinde kabul edildiğini, OYAK’ dan ödenen maaşların tamamının haczedilebileceğini, bu maaşın ikincil nitelikte olduğunu beyan ederek icra müdürlüğünün 07.03.2022 tarihli kararının iptali ile borçlunun OYAK’ tan almış olduğu emeklimaaşının tamamı üzerine haciz konulması şeklinde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Borçlu cevap dilekçesinde; almakta olduğu maaşınemeklimaaşı olduğunu, emeklimaaşının muvafakati olmadan 1/4′ ünün dahi haczedilemeyeceğini beyan ederek talebin reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; borçlunun … Yardımlaşma Kurumundan aldığı aylığın bir ücret, maaş sayılamayacağı tamamının haczedilebileceği belirterek İcra Müdürlüğünce kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

…Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir…”


YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2016/9395

Karar Numarası: 2019/6461

…Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı kredi borcunun muaccel hale gelmiş kredi taksitlerinin maaşından alınıp alınamayacağı, bu yönde bloke konulup konulmayacağına ilişkindir. Mahkemece, davacı tüketici ile davalı banka arasında imzalanmış olan tüketici kredisine istinaden, davacının emekli maaşına konulan blokenin, yapılan sözleşme uyarınca, emekli maaşının tamamına bloke konulmasına dair davacının tam ve açık bir rızası ile muvafakatının alınmamış olması, kredi sözleşmesi ekindeki beyanların, henüz muaccel olmamış alacaklar için alınmış olması, davacının rızasının, kredi taksidi kadar var ve mevcut olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Somut olayda, yargılama tarihi itibariyle davacının davalı banka nezdinde 05.09.2014 tarihinde 40.000,00 TL tutarında tüketici kredisi sözleşmesi bulunduğu görülmüştür. Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından imzalanan sözleşme ,05.09.2014 tarihli taahhütnamede ve Emekli Maaş Taahhütnamesi Formunda krediye ilişkin ödemelerinin banka nezdinde bulunan emekli maaşı hesabından tarafına ihbarda bulunmaksızın virman-takas-mahsup yapılarak tahsil edilmesine muvafakat etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmede bankaya hesaptan tahsilat yetkisi de verilmiştir. Davacı sözleşmeden dönmediğine göre borcu ne şekilde ödeyeceğini açıklamamıştır. Banka da bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya krediyi kullandırmıştır.

Öte yandan davalı banka, kesintileri kredi sözleşmesine istinaden yapmıştır. İcra müdürü tarafından yapılmış bir haciz de bulunmamaktadır. Bu durumda, borcun ödenmemesi üzerine bankanın, davacının maaşına bloke konulacağına dair hükmüne dayanarak kesinti ve tahsilat yapmasında hukuka aykırılık bulunmadığının kabulü gerekir.

Hemen belirtilmelidir ki, davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü de mümkün değildir. Zira davacı yürürlükteki bu yasaları bilerek sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez.

Ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp blokenin kaldırılmasını istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz (TMK m.2). Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde, kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkânsızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır.

Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir…”

ESKİŞEHİR AVUKAT CANSU ÖNÇLER UYANIK

ShentaWp Ayar

Web sitemiz’de çerezler kullanıyoruz. Bu, web sitemizi kullandığınız sürece çerez politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelir.